Bu haftaki sohbette Nazar konusu işlendi. Aktekke Camisinde eda edilen namaz sonrası Hatuniye Medresesine geçildi. Şükrü Özdemir Hoca’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan program KMÜ İslami İlimler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Nasseruddin Mazheri’nin sohbetiyle devam etti.

Nasseruddin Mazheri Konuşmasında;

Nazar İnsanı Öldürebilir Mi?

Değerli katılımcılar! Bu günkü sohbetimiz nazar ile ilgili bir hadisi şerif ile başlayacağız. Nazar yapmak veya nazar olmak diye bir şey var mıdır? Etkisi nasıldır? Nazarı def etmek için ne yapmalıyız? Bu konu uzun bir konudur. Ama biz özet bir şekilde burada bu konuyu sunmaya çalışacağız.

Nazar insanı öldürebilir dedik! Evet öldürebilir, yanlış değildir. Nazar hakkında Hz. Peygamber’in de çok açık bir hadisi vardır. “nazar haktır, adamı kebire ve deveyi tencereye sokar” şeklindeki hadise istinaden âlimler nazarın insana zarar verebileceğinden bahsetmişlerdir. İbn-i Haldun mukaddimesinde Araplar arasında “Bea’acan”  (nazarlarıyla hayvanların karını deşenler) adıyla bazı insanlardan bahseder.

İnsanın maddi tesirleri ne kadar faza ise manevi tesiri de o kadar fazladır. Yani insanın ruhu ve manevi dünyası o kadar engindir ki her türlü iyilik ve kötülüğü içine barındırabilir. Haset, kötü duygular ve sihir gibi manevi sayılabilecek mevzular insanın ruhu ve iç dünyasıyla ilgilidir. İçi öfke ve haset dolu olan bazı insanlar düşmanlarını alt edemezlerse ve gittikçe öfkeleri çoğalıyorsa düşmanını gördüğü zaman ona gözlerinden ateş fışkıracakmışçasına bakar. Kâfirler de Hz. Peygamber (s. a)’in taraftarlarını gün be gün çoğalmalarını görünce öfkeleri ve hasetleri gittikçe artıyordu. Kur’an’ı kerim bu durumu Kalem süresinin 51. ayetinde şöyle tasvir etmiştir: “şüphesiz inkâr edenler zikri duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler…”Birçok müfessir bu ayet ve Yusuf süresinin 67-68 ayetlerine istinaden nazarın hak olduğunu söylemişlerdir.

O zaman nazar hakkında şöyle denilebilir: nazar, ruhsal kaynaklı yıkıcı bir özelliğe sahiptir. Genellikle haset ve öfke hastalığıyla müptela olan kişiler deruni hallerini (iç dünyalarını) gözleri vasıtasıyla karşı tarafa intikal ettirip (aktarıp) onu huzursuz, rahatsız hatta hasta edebiliyorlar.

Hz. peygamber (s.a) bir yolculuk esnasında Mekke’den Medine’ye giderken ashabıyla birlikte bir yerde konaklar. Sahl b. Huneyf adında bir sahabi bedeninin bazı yerleri açık bir halde üzerine su döküyor yani yıkanıyormuş .Sehl’in bedeni çok beyaz ve güzelmiş.Onu bu haldeyken Amir b. Rebiaa adıyla bir sahabi görmüş. Amir demiş ki: “ben bunun gibi beden asla görmemiştim, sanki asla güneş görmemiş bir bayanın bedenidir”. Amir bunu söyler söylemez Sehl yerinde düşüveriyor. Diğer sahabiler onu hemen çadıra taşıyorlar. Gözlerini bile açamıyor, asla konuşamıyor. Hz. peygamber (s.a) gelince durumu sormuş. Demişler ki aniden yığılı verdi. Hz. peygamber (s.a) demiş ki: “birisinden şüpheleniyor musunuz? Demişler ki: Amir b. Rebiaa Sehl hakkında şöyle böyle cümleler kullandı. Bunu duyan Hz. peygamber (s.a) öfkeli bir şekilde Amir’e gidiyor ve buyuruyor ki: “biriniz niçin kardeşini öldürmek ister ki? Kardeşinizde olan ve hoşunuza giden bir şey gördüğünüzde ona: Allah’ım onu bereketli kıl”. Sonra Hz. peygamber (s.a) nazar yapan sahabinin yani Amir b. Rabiaa’nın yıkanmasını emretmiş. Sonra Amir’in yıkanmada kullanmış olduğu suyu alıp Sehl’in üzerine dökmüşler. Su dökülür dökülmez Sehl ayağa kalktı ve iyileşmiştir.

Bir gün Hz. Peygamber (s.a) Ummu Seleme’nin odasına girer ve orada rengi solmuş bir cariye görür. Hemen der ki: buna nazar değmiş, Kur’an okuyup buna üfleyin.

Peki, her kişi nazar yapma kabiliyetine sahip midir? Yukarıdaki hadisten olumlu cevap çıkıyor. Ama bazılarının nazarı çok etkili çok yıkıcı olabiliyor.Dolayısıyla Müslüman olan ve her kese karşı güzel düşünceler besleyen kişi güzel bir şey, göz kamaştıran bir olay karşısında mutlaka Maşallah, barekellah, şeklinde duada bulunmalı. Bazen insan farkında olmadan nazar yapabilir.Haset taşımamasına rağmenbazı akrabalarına ve sevdiği insanlara nazarı değebilir. Urve b. Zübeyir bir gün çocuğunu güzel elbiseler giydirip Velid b. Abdul Melik’in yanına götürür. Halife çocuğu görünce başlar methetmeye; ne yakışıklı çocuk ne kadar da elbiseleri güzel…çocuk oradan biraz uzaklaşır ve atların yanına gider. Sarayda uysal bir at onu tekmeler ve hemen öldürür.

Dolayısıyla her kese karşı dua ile ağız açmak ve güzel duygular beslemek bu belayı bertaraf etmeye yeterlidir.Doğu kültürlerinde nazar meselesi ve buna benzer mevzular insanlar arasında yaygındır, bilinir. Mesela biz deriz ki: falan kişinin eli hafiftir. Yani bir koyun kestiği zaman hayvan 1 saat can çekişmez. Hemen sakinleşir.Bazıları var ki bir tavuk bile kesse hayvan cağız uzun müddet çırpınıp durur.

Bazen de insan kendine nazar yapabilir. Yani nazarı kendine de dokunabilir. Emevi yedinci halifesi Süleymab b. Abdul Melik bir gün güzel elbiselerini giyip aynanın karşısına geçer. “Kendi kendine der ki: Vay be!ne kadar da yakışıklıyım! Hem gencim hem kralım!” etrafındakilerin söylediklerine göre bu olaydan sora hastalanıp kısa süre de vefat etmiştir.

Eğer birisi nazara maruz kalmışsa ne yapmalı? Ulema kem göze maruz kalan kişinin Yusuf süresinin 67-68 ayetleri ile Mulk süresinin ilk 4 ayeti ayrıca Kalem süresinin son iki ayetini okuyup bedenine üflemesinin çok etkili olduğunu söylemişlerdir. Birçoğu da bunu tecrübe ettiklerini ve nazar zararından kurtulduklarını söylemişlerdir.

Sadece duyu organları baz alarak maddeci bir bakışa sahip olan kişiler bunu ne kadar inkar etse de böyle bir gerçeğin çok eskilerden beri mevcut olduğunu kimse inkar edemez. Bu anlayışa sahip olan kesim sadece nazarı değil metafizik olan birçok şeyi ret ederler.

Ama bu meseleyi çok abartmamak lazım.Yani her konuyu her hastalık ve rahatsızlığı nazara bağlamak da doğru olmayabilir. Tespit etmek, teşhis etmek önemlidir.Bazı toplumlarda bu konular üzerinde çok duruluyor. Her hastalığı her felaketi nazara ve sihre bağlarlar. Böylece de muska yazan ve sihir yapan kötü niyetli, insanlardan para koparan kişilerin çoğalmasına yol açar. Git gide toplumun insanları hurafelere inanır ve gerçek din anlayışından uzaklaşır.

Nasıl ki insan cismini spor ve diğer fiziki aktivitelerle cismi hastalıklardan koruyorsa deruni hallerini, moralini ve psikolojisini de dua ve manevi evratlar vasıtasıyla koruyabilir. Cismi hastalıklarda önleyici tıp ne kadar önemli ise manevi bakımından da evrat ve ezkar ile insanı kendini maruz olabilecek her türlü tehlikeden koruyabilir.

Özet olarak denilebilir ki nazar haktır. Allah (c.c)izniyle zarar verebilir. Nazar kasdi ve gar-ı kasdi olabilir. İnsan nazarı kendine de dokunabilir. Şeytanların nazarından da insan etkilenebilir. Nazarın zararlarını yine dua ve ayetlerle bertaraf edilir. Allah (c.c) bizi ailemizi ve çevremizdeki kem gözlerden korusun.