Türkiye’nin yanı sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Almanya, Bulgaristan, Çin, Danimarka, İtalya ve Rusya'daki kooperatiflerin de katıldığı fuarda, AK Parti Karaman Milletvekili, PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk’a “Üstün Hizmet” ödülü verildi.

2. TÜRKİYE KOOPERATİFLER FUARI, ANKARA'DA AÇILDI

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen 2. Türkiye Kooperatifler Fuarı, Ankara'da açıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ankara Kalkınma Ajansı ile Türkiye Milli Kooperatifler Birliği işbirliğiyle Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi'nde düzenlenen fuarın açılışını, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci gerçekleştirdi. Tarımdan hediyelik eşyaya, sigortadan gıdaya, kredi kefaletten lojistiğe kadar birçok alanda faaliyet gösteren 100'ü aşkın kooperatif ve üst kuruluşun yöresel ve geleneksel ürünlerini sergileyerek satış yapabilecekleri fuara; KKTC, Almanya, Bulgaristan, Çin, Danimarka, İtalya ve Rusya'dan da kooperatifler katılıyor.

Açılışta bir konuşma yapan Bakan Tüfenkci, Ankara Ticaret Odası (ATO) Kongre ve Sergi Merkezi'nde düzenlenen 2. Türkiye Kooperatifler Fuarı'nın açılışında, 4 gün sürecek organizasyonun kooperatifçilik sektöründe bilgi ve deneyimlerin paylaşılması için fırsat sağlayacağını söyledi.

Türkiye'deki kooperatifçiliği geliştirmek, uluslararası alanda benzer kuruluşların birbiriyle iletişim kurmalarını sağlamak için fuarın önemli olduğunu ifade eden Tüfenkci, yaklaşık 40 ilden, tarımdan hediyelik eşyaya, sigortadan gıdaya, kredi kefaletten lojistiğe kadar farklı alanlarda faaliyet gösteren 100'den fazla kooperatif ve üst kuruluşun fuarda bir araya geldiğini bildirdi.

Tüfenkci,  kooperatifçiliğin merkezinde "insan" ve "topluma hizmet" anlayışı olduğuna işaret ederek, Türkiye kooperatifçiliğini güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler yapısına ulaştırmak için gayret gösterdiklerini dile getirdi.

Bakanlık olarak, tarım satış, kredi ve kefalet, motorlu taşıyıcılar, tüketim, küçük sanat, üretim ve pazarlama kooperatifleri başta olmak üzere 38 türde yaklaşık 7 milyon ortağı olan 56 bin kooperatife doğrudan ve dolaylı hizmet sunduklarını anlatan Tüfenkci, "Ülkemizde bu kooperatiflerin 3 bakanlık çatısı altında örgütlendiğini görüyoruz. Kooperatiflerin aynı bakanlık çatısı altında toplanması gerekiyor. Kooperatifleri daha hızlı ve verimli hale getirebilmek, yeknesaklığı sağlayabilmek ve yönetim bütünlüğünü oluşturabilmek adına Türkiye bunu başarabilmelidir." diye konuştu.

"TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ 6 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR"

Bakan Tüfenkci, tarım satış kooperatiflerinin ise ürün ticareti ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesine öncülük ettiğine dikkati çekerek, "Ülkemizde 306 tarım satış kooperatifi, 324 bin üreticiye hizmet götürmekte ve yaklaşık 6 bin kişiye de istihdam sağlamaktadır. Bu kooperatiflerimiz kuru üzüm, kuru incir, zeytin, zeytinyağı ve gül gibi ürünlerde gerçekleştirdikleri ihracatla ülkemize önemli döviz girdisi sağlamaktadır. Bu ürünlerde birliklerimiz tarafından zaman zaman 100 milyon dolar seviyesinde ihracat yapılmaktadır." ifadesini kullandı.

"Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı"nı güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşma hedefiyle 2012'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde kamuoyuna açıkladıklarını ve çalışmaları tamamladıklarını anlatan Bakan Tüfenkci, 2018'de yeni bir eylem planı için çalışmalar yapacaklarını bildirdi.

KOOPERATİFÇİLİK, İDEOLOJİNİN TABİİ UZANTISI GİBİ TAKDİM EDİLDİ

Protokol konuşmalarının ardından başarılı çalışmalara imza atan kooperatiflere ödülleri verildi. PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk’a “Üstün Hizmet” ödülünü Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi verdi. Ödülü, bütün üreticiler adına aldığını belirten Başkan Recep Konuk, konuşmasına ABD’nin Kudüs ile ilgili aldığı kararın bölgede sönmekte olan yangına benzin dökmekten farksız olduğunu belirterek başladı. Türkiye’nin bölgedeki çıkarları ile dünyadaki bazı ülkelerin çıkarları arasında zaman zaman uyumsuzluklar olduğunu ve şimdi de içinden geçtiğimiz bu gibi dönemlerde Türkiye’nin hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak sıkıştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Konuk, “ülkemiz Allah’a şükür bugün siyasi olarak tarihte olmadığı kadar güçlü. Ekonomimiz de sağlam. Ancak içinden geçtiğimiz dönem bize bir kez daha göstermiştir ki bu tür dönemlerde ülkemize yönelik ekonomik suikastları hasarsız atlatmak için ekonomimizi daha da güçlendirmeli, potansiyelimizi harekete geçirmeli atıl bir ekonomik kaynak bırakmamalıyız. Yani reel sektörü hem güçlendirmeli, hem ülke sathına yaymalı hem de daha çok insanımızın daha çok iş yapmasını sağlayabilmeliyiz. Daha çok insanın girişimci olarak ekonomiye dahil olmasının en kestirme yollarından biri de kooperatifçiliğin geliştirilmesidir. Kooperatifçilik açısından hem avantajlarımız hem de aşmamız gereken zorluklarımız var. Türkiye’deki kooperatifler sadece kendi faaliyet alanındaki zorluklarla mücadele etmiyor. Ülkemiz ekonomisinde gittikçe ağırlığı artan kooperatiflerimiz, bir zihniyet dönüşümünü de gerçekleştiriyorlar. Milletimizin sosyolojisi, kültürü kooperatif mantığına ters mi? Önce bu soruyu cevaplamamız lazım. Sosyal hayatında imece yani ortak işini ortak görme alışkanlığı, iş kültüründe lonca anlayışı olan bir millet için kooperatifçiliğe uzak durmayı sosyoloji ve kültür ile izah etmemiz mümkün değil. Peki, sebep ne olabilir? Mutlaka pek çok sebebi var ama ben özellikle ikisini söylemek istiyorum. Birinci ve önemli neden, kooperatiflerle ilgili algımızdan kaynaklanıyor. Dünyanın en liberal ülkeleri, kooperatif işletmelerini sistemin önemli bir parçası olarak tarif ederken, maalesef bizim ülkemizde kooperatifçilik onlarca yıl bir ideolojinin tabii uzantısı gibi takdim edilmiş ve algılanmıştır. Kooperatif çatısı altında güç birliği yapılamamasının önündeki en büyük psikolojik duvar bu ideolojik algıdandır” diye konuştu.

MEVCUT KOOPERATİFLERİMİZİN VİZYONUNU YÜKSELTMELİYİZ

AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Biz hem tarımsal üretimde, hem sanayide ölçek ekonomisi açısından dezavantajlı bir ülkeyiz. Keza tüketimde de örgütlü bir toplum değiliz. Yine sermaye birikimimizde ve tasarruftaki yetersizliklerimiz nedeniyle ekonomimizi büyütebilmek için ağırlıklı olarak dış borç kullanmak durumundayız.  30-40 dönüm arazinin sahibi olan bir çiftçi, ne girdi alırken ne de ürettiğini satarken avantajlıdır, ancak 100, hatta 1000 çiftçi bir veya birkaç ürünü üretmek için bir araya geldiğinde 30-40 bin dönüm arazi işletir ve binlerce ton üretir artık ve alırken de satarken de masaya eli güçlü oturur. Kooperatifçilikle tasarrufa gidemeyecek kadar küçük paralarla büyük işler yapma imkânınız olur. Kooperatifçilikle sanayide küçük hacimli üretimleri büyük bir üretim gücüne dönüştürebilir hatta markalaştırabilirsiniz. Dünya bunu yapmış, biz de Konya Kooperatifi’nde yaptık. Kooperatifçilik basamak gibidir, çıktığınız basamak sayısı arttıkça üyelerin refah seviyesi de yükselir. Çıktığınız hiçbir basamağı son basamak görmezseniz, kooperatifin üyelerine sağladığı imkân da sürekli büyür. Mesela ucuz elektrik tüketmek için kooperatif kurarsınız, pazarlıkla ucuz elektrik alırsınız. Sonra üyelerinize yetecek kadar elektrik üreten santral kurarsınız. Sonra başkalarına elektrik satacak ve üyelerinize elektrikten para kazandıracak kadar çok santrala sahip olursunuz. Mesela pancar üretmek için kooperatif kurarsınız. Üretiminizi garanti altına almak için şeker fabrikasını da siz kurarsınız. Bu yetmez, benim pancarımdan üretilen şekerle üretileni de ben üreteyim dersiniz. Üretirsiniz o da yetmez. Bunları bir marka altında toplarsınız. Sonrasında ben pancar üreticisiyim ama benim tek üretim kalemim pancar değil, ayçiçeği de mısır da, elma da üzüm de patates de üretirim hayvancılık da yaparım dersiniz onları işleyecek tesisleri de kurarsınız. Bunun tadına varınca da küresel rekabete katılmak istersiniz eldeki 250 Bin hektarı düşünür ve güzünüzü Dünya’nın en büyük beş gıda şirketinden biri olma gibi çok yukarlardaki basmağa dikersiniz. Dünya artık kooperatifçilik olgusunu konuşmuyor. Ya da kooperatifçiliğin işlevini, ekonomideki yerini tartışmıyor. Dünya, günümüz ekonomisinde dezavantajlı kesimlerin ya da ölçek ekonomisi açısından dezavantajları olan işletmelerin kooperatifçilikle çıkış yolu bulmasına, markaların rekabet ettiği bir dünyada küresel rekabette küçük işletmelerinin bu rekabete katılmasını sağlamaya yönelik çözümler üretiyor. Biz belki kooperatifçiliği ekonomimizin lokomotiflerinden biri yapmakta geç kaldık. Ancak henüz kaybettiğimiz bir şey yok ve dünyadaki kooperatifçilik tecrübesinden istifade ederek ülke kooperatifçiliğini yüksek hızda ekonominin raylarına yerleştirebiliriz. Yapmamız gereken sadece mevcut kooperatiflerimizin vizyonunu yükseltirken, sosyal hayatta ve kültüründe tam ve kâmil manada kooperatifçiliği destekleyecek kültürel kodları olan milletimizin bu kültürel kodlarını sosyoekonomik hayata taşımaktır.” dedi.