Üniversite adaylarının heyecanla beklediği YKS’ye çok az bir zaman kaldı. YKS’nin TYT oturumu 26 Haziran’da, AYT ve YDT oturumları ise 27 Haziran’da yapılacak. Sınav kaygısı yaşamanın son derece normal ve doğal bir durum olduğunu belirten, Özel Karaman Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin “Böyle durumlarda herkes bir kaygı hisseder fakat bu doğaldır. Kaygının kontrol edilemez sınırlarda olması sorundur.” uyarısında bulundu. Sınava 24 saat kala artık sınav düşüncesinden uzaklaşılması gerektiğini kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin , “Arkadaşlarıyla bir araya gelsinler ama sakın sınav konuşmasınlar. Çünkü beyni dinlendirmek gereklidir.” dedi. 

Özel Karaman Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin'in 26-27 Haziran 2021 tarihlerinde düzenlenecek YKS 2021 öncesinde adaylara sınav stresi ve kaygıyla başa çıkmada gençlere bulunduğu tavsiyeler şu başlıklar altındadır:

 A-Kaygının olması normal, kontrol edilememesi sorundur

 Sınav kaygısı yaşamanın son derece normal ve doğal bir durum olduğunu belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin ,  “Çünkü sınav belli bir performans ve belli bir emek birikimini gerektiren, sonuçta öğrencide hesap verebileceği duygusunu yaşatan bir durumdur. Böyle durumlarda herkes bir kaygı hisseder fakat bu doğaldır. Kaygının kontrol edilemez sınırlarda olması sorundur. Kontrol edilebilen kaygı, beynimizin ön bölgesindeki damarlarda genişlemesine sebep olarak, dikkati arttırıyor, öğrenmeyi hızlandırıyor.  Hepten sınav kaygısı olmayan veya yeterince derslerine çalışmayan gençlerin, sınavlarda yeterince başarılı olabilmesi mümkün değildir Çünkü az miktarda kaygı, sınava hazırlanmak için itici güç olurken, kaygının fazlası ise el freni gibi fonksiyon görerek kişinin motivasyonunu ve çalışma şevkini olumsuz yönde etkilemektedir.” diye konuştu.

B-Sınava yüklenen anlam kaygı artırıyor

Kişi için hedefin çok önemli olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin, “Orta, uzun, kısa vadeli hedef belirlemek önemlidir. Şimdi sınavda da kaygı arttıran, sınavdaki kontrol duygusunu bozan en önemli şey sınava yüklenen anlamdır. Bazı kişiler sınava öyle bir anlam yüklüyor ki sanki ölüm kalım meselesi, hayat memat meselesi gibi eğer bu sınavı başaramazsam hayatımın sonu gelecek gibi bir endişe, anlam yüklüyorlar veya farkında olmadan çevre ve aile yüklüyor. Aile devamlı ‘Çalıştın mı oğlum? Nasıldı bugün? İyi gidiyor mu?’ gibi böyle veya onu rahatlatmak için ‘Takma kafana sen önemlisin, sınav önemli değil’ diyor bazıları. Çocukta sorumluluk duygusu varsa o kaygı daha da artıyor.” dedi.

Sınavın hayat yolunda ilerlerken karşımıza çıkan başarı basamaklarından biri olduğunu kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin , “Bu basamaklardan birinde başarısız olsanız bile daha sonra tekrar kurtarma şansınız var.’ ’diye söyledi.

C-Sonucu düşünmek yerine yol haritasına odaklanılmalı

Sınavın kaygıya dönüşmesinin sebeplerinden bir tanesinin de sonuç odaklı hareket etmek olduğunu kaydeden , Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin “Hâlbuki süreç odaklı hareket etmek gerekiyor.         Sonuç odaklı düşüncede ‘Kazanacak mıyım yoksa kazanamayacak mıyım?  Ya kazanamazsam? Mahcup olacağım, rezil olacağım. Kimsenin yüzüne bakamayacağım, utanç hissedeceğim’ şeklinde duygular ortaya çıkar. Oysa sürece odaklanmak gerekir. ‘Benim şu zamanda sınavım var, o zamana kadar günde 400 tane soru çözeceğim. Şu konuları tekrar edeceğim’ diyerek yol haritası çizmeli ve sonucu düşünmemeli. Yol haritasını düşünmelidir. Vizyon kelimesinin Türkçe’ de güzel bir karşılığı vardır: İnsanın olabileceği şeyleri hayal etmesi. Misyon da yapabileceği şeyleri gerçekleştirme hedefidir. Genellikle bu sınavda vizyon ve misyon karışımı oluyor. Bir insanın olabileceği şeyleri hayal ediyor.” dedi.

D-Aileler, sorumluluk sahibi olan ile olmayana farklı davranmalı…

 Sınav kaygısını azaltmada ebeveynlere de görevler düştüğünü belirten Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin , “Anne ve babalar da şuna dikkat etsinler: Bir gençte sorumluluk duygusu varsa farklı yaklaşılır, sorumluluk duygusu yoksa farklı yaklaşılır. Çocukta sorumluluk duygusu varsa çocuk zaten çalışıyor ve kaygılı. Sınav kaygısının belirtileri sadece endişe, heyecan değildir. Fiziksel belirtileri de vardır. Kalp çarpar, eli titrer. Sınav kapısında sık sık tuvalete gidilebilir. Beyin o zaman stres hormonu salgılıyor. Oksitosin, vazopressin gibi stres hormonu salgılıyor. O stres hormonu az miktardayken dikkati arttırır. Fazla miktarda olması ise kontrol duygusunu kaybettirip paniğe yol açar. Anne babanın soğukkanlı bir şekilde çocuğun yanında olması yeterlidir. ‘Ben senin yanındayım, sen elinden gelen her şeyi yaptın. Biz senin arkandayız’ duygusunu çocuğa vermeleri yeterlidir.

E-Ders çalışırken akıllı telefonlar, mümkün olduğunca uzak tutulmalı

Sınavın önündeki en önemli engelin şu anda akıllı telefonlar olduğunu kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin , “Gençler ders çalışırken kol mesafesinden uzak tutsunlar. Yakın olursa hemen dikkatini dağıtır çünkü mıknatıs gibi çeker. Bu tip cihazlar bu zamanın gerçeğidir. O halde bunları yok saymak yerine gençler onların öznesi olacak, onları amacına yönelik kullanacak ama amacı varsa kullanır. Onun için gençlere amacınızı hatırlayın diyoruz.” dedi.

F-Sınava 24 saat kala sınav düşünülmemeli

Sınava 24 saat kala artık sınav düşüncesinden uzaklaşılması gerektiğini kaydeden Psikiyatri Uzmanı Dr. Fatih Ercin , “Gençler, arkadaşlarıyla bir araya gelsinler ama sakın sınav konuşmasınlar. Çünkü beyni dinlendirmek gereklidir. Sınav sabahı evde mutlaka kahvaltı yapsınlar. Yanlarına mümkünse sağlıklı bir atıştırmalık alsınlar. Uzun süre dikkat bir yere verilince kan şekeri düşebiliyor. Bu da dikkat dağılmasına yol açabiliyor. Tatlı bir şey alırlarsa hemen beynin ön bölgesinde dopaminler canlanır, dikkati daha çok arttırır. Sınavdan önce elimden geleni yaptım diyerek kendilerini rahatlatmaya çalışabilirler.” dedi.

Yapılacak sınavlarda tüm gençlere başarılar dileyen Ercin, hiçbir şeyin evlatlarımızdan daha önemli olmadığını hatırlatmasında bulundu.