Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğrenci Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Murat Aykut’un açılış konuşması ile devam etti.

KMÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Dr. Öğr. Üyesi Sefa Usta moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele İİBF Dr. Öğr. Üyesi Yiğit Anıl Güzelipek ve İİBF Dr. Öğr. Üyesi Levent Yiğittepe konuşmacı olarak katıldı.

“Spor da tıpkı siyaset ve ekonomi gibi yönetilmesi gereken bir alanı ifade etmektedir”

Panelde ilk olarak söz alan Dr. Öğr. Üyesi Yiğit Anıl Güzelipek, ‘Uluslararası İlişkiler ve Spor’ konusu hakkında öğrencileri aydınlattı. Dr. Öğr. Üyesi Güzelipek, “Spor, doğası gereği sadece bedensel bir aktivite olmasının yanında uluslararası politikadan, endüstriyel ekonomiden; etnik, mezhepsel kimliklerden beslenen son derece karmaşık bir kavramı ifade etmektedir. Sporun orijinali dönüşüme uğramıştır ve kamusal ortak alan haline gelmiştir. Sporun devletleri yakınlaştıran ve ayrıştıran diplomasisi söz konusudur. Futbol, insanların ya da devletlerin düşüncelerini uygulama sahası haline gelmiş durumda. Kısaca; spor sadece spor değil, spor da tıpkı siyaset ve ekonomi gibi yönetilmesi gereken bir alanı ifade etmektedir.” dedi.

Sporun bu dinamiklerden beslenişini farklı ülkeler üzerinden dinleyicilerle paylaşan Güzelipek, “Arjantin’de, İskoçya’da ve Romanya’da spor sınıfsal, mezhepsel ve etnik farklılaşmaların örneklerini teşkil ederken; Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Birliği'nde (SSCB) ise ünlü futbol takımlarının kökenlerinde devlet organlarının ayrışması söz konusu olmuştur. Öte yandan, Yugoslavya’nın dağılış sürecinde ulusal kimliklerin spor sahalarına yansıması son derece güçlü bir dinamik olarak karşımıza çıkmaktadır.” diyerek sözlerini noktaladı.

“NATO Güvenlik Politikaları”

Dr. Öğr. Üyesi Levent Yiğittepe ise ‘NATO Güvenlik Politikaları ve Terörle Mücadele Stratejileri’ konusu hakkında açıklamalarda bulundu. Uluslararası ilişkilerin karmaşık bir yapı olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Yiğittepe, “Bugün dünyada güvenlik her toplum için vazgeçilmez bir unsur olarak öne sürülmektedir. Devletlerin tek başına giriştikleri çabalar küresel güvenliğin sağlanmasında yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle devletler, bölgesel ittifaklar kurarak önce kendi bölgelerinin ve sonra da küresel güvenliğin sağlanmasına katkıda bulunmak istemişlerdir. Bu kapsamda NATO gibi güvenlik örgütünün bölgesel ve küresel güvenliğe, dünya ve bölge barış ve istikrarına katkı sağlayabilmesi yeni geliştireceği güvenlik politikaları ve stratejileriyle mümkün olabilir.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Yiğittepe, “II. Dünya Savaşından sonra dış politikaya ilişkin en önemli mesele, soğuk savaş döneminin ortaya çıkardığı atmosfer içinde Türkiye’yi de tehdit eden Sovyetler Birliğine karşı duyulan güvenlik endişesi olmuştur. II. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1952 yılında Türkiye de kendi güvenliğini sağlamak amacıyla NATO’ya üye oldu. Son dönemde terörizm sadece Türkiye’nin değil dünyanın sorunu haline geldi. Türkiye NATO bünyesinde terörle mücadele konusunda katkı sağlamış olmasına rağmen PKK terör örgütüne karşı NATO’dan yeterli desteği alamıyor. Antlaşmanın en önemli maddesi olan ve Türkiye’yi de yakından ilgilendiren, ‘Taraflar, içlerinden birine ya da birkaçına karşı Avrupa’da, Amerika’da olacak bir saldırıyı bütün taraflara yöneltilmiş bir saldırı olarak sayacaklar.’ şeklinde yazılı 5’inci madde işlemiyor. “ şeklinde konuştu.

Etkinlik, plaket takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.