28 Şubat’ı unutmayıp, unutturmayacaklarının altını çizen Cihannüma Karaman İl Temsilcisi Cahit Suci, yaptığı yazılı basın açıklamasında:
“1997 yılının Şubat ayında yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında İrtica hortluyor ve laiklik elden gidiyor yaygarasıyla birtakım kararlar alındı. Bu yaygaraya bazı basın kuruluşları ve ne yazık ki bazı STK’larda iştirak etti. Hedef belliydi. Erbakan başbakanlığındaki hükümet gitmeliydi. Daha bir yılını bile doldurmadan Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin en başarılı icraatlarını ortaya koyan Erbakan hükümeti neden gitmeliydi? Sebebi neydi? Bunun bir önemi yoktu.

1960 darbesi, 71 muhtırası, 80 darbesi, 28 Şubat Post Modern Darbesi, E muhtıra ve nihayetinde 15 Temmuz darbe girişimi incelendiğinde hepsinin ortak karakteri kapalı ya da açık Anadolu İslam coğrafyasının yeniden dirilmesinin önüne geçmektir.  Aziz milletimizin yeniden tarihine, değerlerine ve inancına sahip çıkmasının önüne geçmektir. Üç kıtada adaletle hükmetmiş, farklı ırk ve inançtan insanların birlikte insanca yaşamalarını sağlamış ecdadının özüne sahip çıkmasının engellenmesidir. Bu darbeler Anadolu insanının yeniden dirilmesinin, yeni bir dünyanın ve yeniden büyük Türkiye’nin kurulmasının önüne geçmektir. Ortak karakter budur.

28 Şubat süreci bir zulüm sürecidir. Rabbim Allah diyenlerin baskılandığı, en temel insan hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakıldığı bir zulüm sürecidir. Zulüm olduğu içindir ki dönemin sözde kudretli paşalarının bin yıl sürecek diye caka sattıkları bu dönem 5 yıl içerisinde tarihin çöp sepetindeki yerini almıştır. Çünkü zulüm asla payidar olmamıştır. Zalimler en kısa sürede hak ettikleri karşılığı bulmuşlardır.

28 Şubat’ta yapılanlar işgal güçlerinin dahi cesaret edebileceği şeyler değildir. Nasıl oluyor da %99’u Müslüman olan bir ülkede öğrenciler başörtüleriyle üniversitelere gidemiyorlar. Nasıl oluyor da %99’u Müslüman olan bir ülkede kamu görevlileri başörtüleri ile çalışamıyorlar. Evet %99’u Müslüman olan bu ülkede başörtülü öğrenciler okullarına alınmadı, başörtüsü sebebiyle okullarından atıldı. Yine başörtüsü takan kamu görevlileri fişlendi ve işlerinden atıldı. İkna odaları kuruldu. Ben seni böyle istiyorum diyerek baskılar uygulandı. Ya başını açarsın ya da kamuda çalışamazsın dendi.

İmam Hatiplerin orta kısımları kapatıldı. 15 yaşına kadar Kur’an kurslarına gitmek yasaklandı. Müslüman bir ülkede Kur’an kursuna gitmek nasıl oluyor da yasaklanıyor. Adeta tek parti zihniyeti hortlamıştı. Kardeşlik zemini kaybolmuş, ciddi bir güven sorunu oluşmuştu. Katsayı uygulaması zulmü başlı başına bir garabetti. İmam Hatipler üzerinden tüm meslek liseleri cezalandırılmıştı. Mesleki eğitim can çekişiyordu.

Aziz milletimiz demokrasinin bir gereği olarak bir tercihte bulunmuş, bu tercih kendilerini ülkenin tek sahibi görenleri çıldırtmıştı. Demokrasi bunun neresindeydi? 28 Şubat demokrasinin kendilerini ülkenin yegane sahibi görenlerin çıkarları için kullandıkları bir araç olduğunun göstergesi haline gelmişti. Bu asla kabul edilebilir bir durum değildi.

D-8 projesi ve havuz sistemi de ayrıca hazımsızlığın nednelerinden birisiydi. D-8 projesiyle İslam ülkeleri ciddi bir işbirliğine girip yeni bir dünyanın temellerini atacaktı. Küresel güç şebekeleri buna müsaade etmedi. İçimizden kotardıkları bu coğrafyada yaşayıp bu coğrafyanın zihni dünyasından uzak müstemleke ruhlarla buna mani oldular.

28 Şubat süreci asla unutulmamalıdır. Rahmetli Aliya İzzetbegoviç ‘Soykırım unutulursa tekrarlanır’ diyordu. Bizde İzzetbegoviçten mülhem zulüm unutulursa tekrarlanır diyoruz.  Unutmayacak ve unutturmayacağız” ifadelerine yer verdi