Tarihte Karaman ekonomisi deyince, bahsedeceğimiz konular, elimizdeki yazılı kaynaklar ışığında 1400-1500’lü yıllardan başlayan zaman dilimi ile sınırlıdır.

1500’lü yıllarda Larende kasabası, aşağı yukarı 30 mahalleli, 5.000 civarında (+, -) nüfusu olan bir şehir idi. O tarihlerde bu gün dahi ismi devam eden muhtelif mahallelere dağılmış olan 30 hane kadar da (ki bu 150-200 haneye tekabül eder) gayr-ı müslim nüfus yaşamaktaydı.

bugün ki şartlara göre bakıldığında, bir yeri şehir yapan, orada esnafın olması, zanaatkar olması, çevresinin bir ulaşım merkezi olmasıdır. Eski zamanlara göre baktığımızda, bir yerde bir şehir veya kasaba olur, çevresinde çiftlikler ve köyler olur, oralarda üretilen ihtiyaç dışı ürünler bu merkezlere getirilir, oralarda satılır, çiftlik ve köylerde olmayan ihtiyaç malzeme ve ürünleri ile mübadele edilir.

Bu bağlamda Larende, Sultaniye (Karapınar), Gaferyad (Kasaba, Kâzımkarabekir), Mud, Hadim, Bozkır, Belviran ile Göksu nehrinin kuzeyinde kalan yerlerin merkezi durumunda idi.

Eski zamanlarda ulaşım ve taşımacılık tamamen kervanlar aracılığı ile yapıldığından, en ucuz ve kolay ulaşım aracı deniz taşımacılığı idi; dolayısı ile Anadolu’da belli merkezlerin ehemmiyeti, oranın iskelelere yakınlığı ile ölçülüyordu. Mesela Batı Anadolu’da herhangi bir yerin İzmir’e, Fethiye’ye, Kuzey Anadolu’da Trabzon’a, Canik (Samsun)’e, Sinop’a, Batum’a; Orta Anadolu’da Adana Karataş’a, Silifke Taşucu’na, Aladağ ve Ermenek’in Gilendire yani Anamur’a yakınlığı önemli idi.

Yavuz Sultan Selim zamanında Sultaniye yani Karapınar’ın kurulmasına kadar da Larende, Orta Anadolu mahsullerinin en yakın yer olan Taşucu’na yakınlığı çok büyük ehemmiyeti vardı. Sultaniye’nin kurulması ile bu Konya-Gaferyad-İlisira-Larende-Mud ve nihayet Silifke Taşucu’na giden yegâne yol, Karapınar-Ereğli üzerinden Adana üzerine yönlenmiştir. Dolayısı ile 1530’lardan itibaren Larende ticari ehemmiyetini kaybetmiştir.

Hareketlilik olmayan bir yerin, bölgenin büyüme potansiyeli de yoktur.

Dolayısı ile yukarıda bahsettiğimiz hususlara istinaden Larende (Karaman)’ın neredeyse nüfusu 1800’lü yılların sonuna kadar hiç değişmedi.

Karaman veya Larende kasabası 1800’lü yıllara kadar âdeta kendi içine kapanmış kendi yağı ile kavrulan bir kasaba idi.

Anlaşıldığına göre, eskiden Karaman kasabası çevresi hububat ve hayvancılık ile geçiniyordu.

Afgan ve Bucakkışla yani Göksu civarı da Karaman bölgesinin meyve sebze ihtiyacını karşılıyordu.

Ancak dikkat çeken bir husus var, Divle yani Ayrancı tarafı ve Karaman’ın batısında eskiden “kökboyacılık” ve merkezinde “dericilik” hakim bir meslek idi.

Karaman merkezine Demiryolunun ulaşması ile bir hareketlilik gelmiş görünüyor.

Sonra Karaman’dan Mud üzerinden Taşucu’na ve diğer taraftan Bucukkışla üzerinden yine Akdeniz’e şose (karayolu) yapılması çalışmaları dikkati çekiyor.

Yine 1800’lü yıllarda Karaman’ın ticareti ehemmiyeti artmış görünüyor. Öyle ki, Karaman merkezinde hanların sayısı artmıştır. Han demek, tüccar demektir, ticaret demektir; bu hanlarda Bosna’dan, Mısır’a kadar tüccarlar kalıyordu.

Benim şahsi araştırmalarıma göre

1800 başlarından itibaren Karaman ticareti özellikle Kayseri Talas’lı gayr-ı müslimler tarafından ele geçirilmiş idi.

Hatta Karaman’daki bütün paraya hükmedenler yerli veya dışarıdan gelen gayr-ı müslimler elinde idi.