İnsan, akıl ve zekâ kapasitesini kullanarak teknolojik araçlar icat etti. İcat ettiği haliyle bırakmadı, sürekli geliştirdi. Ve hâlâ da geliştirmekte… Teknolojinin gelişmesiyle birlikte hayatımızda birçok şey de kolaylaştı. Çok az bir çabayla çok kısa bir sürede çok fazla işler yapar hale geldik. Bununla da kalmayıp teknolojik araçları internetle bütünleştirdik. Dolayısıyla eğlence anlayışımız, alışveriş kültürümüz ve sosyal ilişkilerimiz çok hızlı bir şekilde değişti. Hatta değişmekle kalmayıp ciddi bir şekilde dönüştük.

Evet, problem hızlı gelişen teknolojik araçlarda mı? Yoksa mevzu haz odaklı eylemler olunca, mâhir bir şekilde hızlı bir şekilde dönüşebilen insanda mı?

Sorunun cevabı belli gibi…

İnternet soslu, sosyal medya aromalı, alışveriş sitelerinin renkli sunumu derken teknolojik araçların lezzetine bağımlı hale geldik. Bu bağımlılık bazen bizi esir aldı ve hatta köleleştirdi maalesef.

Varlıkların içerisinde iradesini en üst kapasitede kullanmakla övünen insan iradesini böyle kolaylıkla teslim etmemeliydi. Ne olursa olsun, insan ürettiği şeyin kölesi olmamayı bilmeliydi.

Peki, ne yapmalı?

Öncelikle mevcut durumdan şikâyet edip “Zamanımız böyle ne yapalım!” diyerek teknolojik araçlara ve internete olan esaretimizi kabul etmemeli. Teknolojik araçların ve internetin hayatımızı kolaylaştırmak amacıyla hayatımızda bulunması gerektiğiyle ilgili durum aklımızdan çıkmamalı.

Sonra telefonumuza bizi gereksiz yere gerçek hayattan koparacak ve sanal âleme çağıracak bildirimleri kapatmalı.

Sosyal medyada geçirilen zamanlarla sosyalleşme becerisinin kazanılmadığı ve kazanılamayacağı bilinmeli.

İhtiyacı olmadığı halde saatlerce alışveriş sitelerinde indirimli ürün kovalamanın anlamsızca bir eylem olduğunun farkında olmalı.

Robotik kodlamaların insani değerlerimizin yerine geçmesine fırsat verilmemeli.

Teknolojik araçlarla haddinden fazla haşır neşir olunduğunda, insanı “insan” yapan değerlerinden uzaklaştırdığı unutmamalı.

Yapay zekânın asıl zekâya hükmetmesine izin vermemeli.

Sonuç olarak irademizin vereceği güç ve insani değerlerimizden alacağımız motivasyonla; teknolojik araçları ve interneti “amaç” haline getirmeden ve “araç” olduğunu kabul ederek yaşama dair alışkanlıklarımızı tekrar güncellemeli.

Aksi takdirde, özgürlüğümüz ve bağımsızlığımız elimizden alınmış bir şekilde teknolojik araçların çizdiği sınırlara mahkûm bir hayat sürmek zorunda kalırız.

Sorarım böylesi bir hayat, hayat mıdır?