Yazılı olarak yapılan basın açıklamasında; “Bu gün 19 Mayıs 1919’un 101. yıldönümüdür. Bu gün imanın, kararlılığın, teşkilatçılığın zirve yaptığı tarihin yıldönümüdür. I. Dünya Savaşı’nın tüm cephelerinde verilen amansız mücadelenin ve asil vuruşmaların ardından müttefik olduğumuz devletlerin hepsinin havlu atıp teslimiyete razı olduğu günlerden sonra, bizim her şeye yeniden başladığımız günün adıdır 19 Mayıs 1919.

Bütün imkânsızlık ve oyunlara rağmen Mustafa Kemal’in yolbaşçılığında Türk Milleti’nin felce razı olmayıp "Ya ölüm ya istiklal" dediği kutlu yolculuğun adıdır. Mondros Mütarekesini kabul edip Sevr idamını içenlere karşı, Mudanya, Lozan, Montrö tokadını atanların ilk doğduğu tarihtir 19 Mayıs 1919.

İşgalciye, işbirlikçiye, isyancıya, mankurta, haine imanla, akılla, eylemle verilen cevabın ilk günüdür 19 Mayıs 1919.

İstanbul’a ilk geldiği gün söylediği gibi “Geldikleri gibi giderler” kararlılığında olan inanmış ve inandırmış Mustafa Kemal’in vatanının üzerine bir güneş gibi doğduğu unutulmaz günün adıdır 19 Mayıs. Gemideki 37 inanmışla birlikte “Biz Anadolu’ya iman ve umut götürüyoruz” diyen Paşa arkasından gelen idam fermanına bile kulak asmadan Anadolu’nun çileli yollarına düşmüştür şehir şehir.

Türk Milleti’nin özgüvenini yerle bir eden İngiliz Sevenler, Amerikan Sevenler derneği etrafında kuluçkaya yatan adının önünde koca koca sıfatlar olanlara inat, Allah’ın yardımı Türkün Gücü ve aklın rehberliğinde isyan ateşi yakılmıştı işgale karşı.

Binlerce yıldır bu ülkede ekmeğimizi paylaştığımız Ermeni, Rum, Nasturi vs. gibi unsurların ırzımıza, rızkımıza, canımıza kastını en acı haliyle yaşadık. Bu tarihlerde Türk’ün ölürken bile yalnız olduğunu yüzlerce yıldır ekmek paylaşmanın bize acımak için yeterli olmadığını o günlerde çok hazin bir şekilde gördük. İşgalci her ülke hazırladıkları haritaları dilim dilim uyguluyorlardı. Milli Şairimizin dediği gibi “Irzımızdır çiğnenen evladımızdır doğranan” dönemini yaşıyorduk. İşgale vali olmak isteyen hainler iştahlı bir şekilde kraldan çok kralcı kesiliyordu. Geri kalmışlığın çaresizliği de eklenirse Anadolu bizim mezarımız oluyor, işgalcilerin cenneti olarak sunuluyordu.

İşte 19 Mayıs 1919 ancak zamanın ruhu iyi anlaşılarak bilinmesi gereken bir tarihtir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının alevli bir yangından çıkardıkları hür, egemen, itibarlı ve inancı, namusu, canı ve hayalleriyle yeniden dirilen bir milletin kurtuluş bildirgesinin özümsendiği bir inanmışlıktır.

Türk Eğitim-SEN Türk Milleti’ne inanç ve tutkuyla bağlı bir sivil toplum kuruluşudur. O yüzden Türk’ün Tarihi’ni ve kurtuluşun çekirdek kadrosunu yeni nesillere anlatmaya devam edecektir” denildi.