Ahilik; 12. yüzyılın ilk yarısından başlayarak 20. yüzyılın başlarına dek Anadolu’nun hemen her yerinde esnaf ve zanaatkârların eleman yetiştirme aşamalarını ve işleyişlerini düzenleyen kurumdur. İslam ahlâkı ve Türk gelenekleri uyarınca gelişip güçlenen Ahilik, Anadolu’ya özgüdür. Bu kurumu sistemli hale getiren ve yaygınlaşmasında büyük pay sahibi olan kişi Ahi Evran’dır.

Ahi kelimesinin anlamı üzerine iki farklı görüş vardır. Birinci görüşe göre ahi kelimesi, Arapça kökenlidir ve anlamı “kardeşim” demektir. İkinci görüşe göre ise ahi kelimesi Türkçe “akı” kelimesinden gelmektedir ve anlamı “eli açık, cömert, yiğit” demektir. İki görüşü birleştirecek olursak Ahilik; eli açık ve cömert esnafın kardeşlik duygularıyla kurduğu, iyi ahlâk ve yardımseverlikle yoğurduğu bir sosyo-ekonomik düzendir.

Gerçek bir ahide bulunması gereken başlıca vasıflar arasında şunlar öne çıkar: vefa, cömertlik, doğruluk, güvenilirlik, özü ve sözü bir olma, tevazu sahibi olma, vs.

Gerçek bir ahide bulunmaması gereken başlıca özellikler ise şunlardır: cimrilik, dedikodu, hırsızlık, iftira, kadınlara kötü gözle bakma, kibir, sözünde durmama, vs.

Ahiliğin asıl amacı, esnafın huzur içinde yaşamasını sağlamaktır. Ahiler çatışmacı değil, dayanışmacı bir ruh haline sahiptir. Zengin-fakir, üretici-tüketici, emek-sermaye arasındaki münasebeti sağlamak öncelikli görevleri arasındadır. Ancak Ahilik sadece sosyal yönü olan bir oluşum değildir. Ekonomik ve siyasi yönü de vardır. Ahiler özellikle Osmanlı Devleti’nin kurulma aşamalarında ciddi roller oynamıştır. Osman Bey’in kayınpederinin Ahi Şeyhi Edebali olduğunu da hatırlatmak isterim.

*****

“Ahilik nedir?” sorusunu her törende cevaplar ve uzun uzun “Ahilik şudur, Ahilik budur.” diye anlatırız. Peki, “Günümüzde Ahilik ne durumdadır? Bugün her esnafa veya her zanaat sahibine ahi denir mi?” Biraz da bunu konuşmak gerekir. Sizlere birkaç örnek üzerinden kime asla ahi denemeyeceğini izah etmek isterim:

  • 3 liraya aldığı bir malı müşteriye satarken “Vallahi, billahi bu malın bana gelişi 10 lira. Ben sana nasıl indirim yapayım ki?” diyerek yalan söyleyene ahi denmez.
  • Kalitesiz bir malı müşteriye satarken “Vallahi ben de kendi evimde aynısını kullanıyorum.” diyerek karşısındakine boş güven vermeye çalışana ahi denmez.
  • Taklit malları ve korsan ürünleri “orijinal mal” gibi satana ahi denmez.
  • Müşterisini “velinimet” olarak görmeyene ahi denmez.
  • Komşusu olan dükkânı “alt edilmesi gereken bir rakip” olarak görene ahi denmez.
  • Komşu dükkân iflas edip kapanınca “İyi oldu, bir rakibim eksildi.” diye düğün bayram edene ahi denmez.
  • Kendisinde olmayan malın yakınındaki bir esnafta bulunduğunu bildiği halde “Bu malı buralarda benden başka kimsede bulamazsın. Bekle haftaya ben sana getirtirim.” diyene ahi denmez.
  • Pazarda mal satarken tezgâhın önüne en iyisini koyup müşteriye malı verirken tezgâhın gerisinden en kötü malı poşete doldurana ahi denmez.
  • Çevresindeki fakir-fukaranın halinden habersiz yaşayıp, bütün ömrünü para biriktirme hırsıyla geçiren bir tüccara ahi denmez.

Karaman’da bu tür örnekler olmadığına can-ı gönülden inanırım. Ama Türkiye’nin pek çok yerinde buna benzer durumlar maalesef ki görülmektedir.

Peki, ne yapmak gerekir? Günümüzde her esnafın, her zanaat sahibinin gerçek bir ahi olması için ne yapabiliriz? Ben sizlere en azından bir çare sunmak isterim: Ticaret ehli kimselere “fütüvvet-name”leri okutmalıyız. Ahi teşkilatına “giriş şartlarını, uyulması gereken kaideleri ve ahlâkî töreleri” kapsayan “Ahi Yönetmeliği” niteliğindeki metinlere “fütüvvet-name” denilmektedir. Bu eserlerde yüzlerce kural sıralanmış ve bunlar, ahilere öğretilmeye çalışılmıştır. Fütüvvet-nameler, her esnafa ve zanaat sahibine mutlaka okutulmalıdır. Ayrıca başta meslek yüksekokulları olmak üzere, meslekî eğitim veren bütün okullarda fütüvvet-namelerin okutulması sağlanmalıdır. Hatta keşke imkânlar elverse de, “100 Temel Eser” arasına Fütüvvet-name adlı bir kitap eklenebilse. Unutmayalım ki, ticari ahlakı öğretmediğiniz birinden, ticari ahlak bekleyemezsiniz.

Sözlerimi bitirirken Karaman’daki ahiler nezdinde, ülkemizdeki bütün gerçek ahilerin Ahilik Kültürü Haftası’nı kutlar; hepsine hayırlı ve bol kazançlar dilerim...

Yrd. Doç. Dr. Onur AYKAÇ

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi

Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

Öğretim Üyesi