Yolda olmak mı? Yolu başarı ile bitirmek mi?

Bu haftaki yazımız bu sorunun içerisindeki anlamı aramakla ilgili olacak. Bizler doğumumuzdan itibaren sürekli bir takım görevleri ve sorumlulukları başarılı bir şekilde yerine getirmek için çalışıyoruz. Doğduğumuzdan itibaren emeklemek, yürümek, okulda ve sosyal hayatımızda başarılı olmakla birlikte kendi ayaklarımızın üzerinde durmak gibi örneğini verebileceğimiz çokça görev ve sorumluluğumuz bulunmakta. Bu görev ve sorumlulukların zorluk derecesi her daim artar ve birbirini takip ederek devam eder. Bu görev ve sorumlulukları yerine getirebilmek için ise her seferinde yeni bilgi birikim ve beceriler elde etmek zorunda kalırız. Bu durumun literatürdeki yeri kendini gerçekleştirmedir. Kendini gerçekleştirme “kişinin potansiyelini ve becerilerini tam olarak fark etmesi, bunları en üst düzeyde geliştirmesi, hayatı tam olarak yaşaması ve hayattan zevk alması” şeklinde kısaca tanımlanabilir. Bu süreç tabiri caizse tamamen yolda olma halidir. Bizler bu yolda ilerlerken sürekli değişir ve gelişiriz. Fakat asıl soru tam da burada akıllara gelmektir. Biz yolda olma halini mi seviyoruz yoksa yolu başarıyla bitirmek mi istiyoruz?

Benim kanaatimce sorunun cevabı yolda olma hali. Hayatımızdaki her şeyi anlamlandırarak belirsizlikten kurtulmaya çalışıyoruz, bu belirsizliklerin hepsi bu yoldayken çözüme ulaşıyor. Dikkat ederseniz her yolun sonu bize küçük mutluluklar veriyor. Peki neden büyük mutluluğu elde edemiyoruz? Çünkü aslında gitmemiz gereken daha o kadar çok mesafe var ki her son bir başlangıcın habercisi oluveriyor. Bütün bunların yanı sıra istikametimize ilerlerken yolumuz her zaman düz değil. Yolumuz tıpkı kalp ritmi gibi; biz o yol esnasında mutluluklar, hüzünler, ayrılıklar yaşıyoruz ve her olaydan bir şey öğreniyoruz. Sürekli psikolojik ve fiziksel olarak inişli çıkışlıyız. “AMA” her zorlukla beraber bir kolaylığın olduğunun da farkındayız. İşte tam olarak bu yüzden yolda olma hali bizi geliştiriyor, değiştiriyor ve ruhumuzu besliyor.

Genellikle insanlar yolun sonundaki başarılarına odaklanır ve hayatlarına devam ederler. Aslında yapılması gereken amacımızı yürüdüğümüz yolun içerisinde sindirmek, odaklandığımız bitiş çizgisine giderken çevremizdeki olan olayların da farkına varmak yani farkındalık oluşturmak. Örneğin öğrenciler hayatlarının yaklaşık 20 yılını sınavlarla geçiriyorlar ama bu sınavları o kadar hayatlarının merkezine koyuyorlar ki geri kalan hiçbir şeyin bir önemi yok. Bir zaman sonra ne olursa olsun bu sınavı geçmem gerekiyor deyip hiçbir şeyden zevk almayan robotlar oluyorlar. Burada söylenmesi gereken şey kocaman bir YANLIŞ…

Hedeflerinize olan farkındalığınızı hayatınıza adapte ederseniz hem başarınızdan ödün vermemiş olursunuz hem de hayatınızdan zevk alır ve aynı zamanda da başarısızlıklarınızdan ders alırısınız. İşte sizi asıl geliştirecek olan da budur.

Toparlayacak olursak hayatınızda aldığınız yol, varış yerinizden daha önemlidir. Çünkü öğreneceğiniz şeyleri bitiş çizgisinde değil başlangıçtan itibaren öğrenirsiniz.