Milletler tarihine baktığınız zaman, kazanılmış nadide zaferlerden biridir. Çanakkale Askeri bir zaferin de ötesinde, millet zaferidir, ümmet zaferidir. Vatan sevgisinin imandan geldiği gerçeğiyle tek dişi kalmış canavara karşı kazanılan muhteşem Çanakkale Zaferi, imanın gücünün tarihi vesikasıdır bizim için.

Tam 109 yıl sonra bugün! İşte bir 18 Mart günü daha! 250 bini aşkın şehidimizin büyük Çanakkale Zaferi'ni efsanevi bir anlatımla anlatacak; hikâyemsi, masalımsı bir tatla dinleyeceğiz. Oysa zaferler masallaştırılmaz, yaşanır. Milletler zaferlerinin manasına sahip çıkmayıp da masallaştırdığı zaman, zaferleriyle birlikte kendilerini de gömerler. Esas olan zaferleri manasıyla birlikte yaşamak ve manasıyla birlikte nesillere, çağlara taşımaktır. Bugün 18 Mart! Yani yüzleşme günüdür şühedayla. Biz ceddimizle iftihar ettiğimiz kadar, ceddimizin de bizimle iftiharı için çalışmamız gerekiyor. Çanakkale geçilmezi dağa taşa yazmak yetmiyor. Attığımız Çanakkale geçilmez manşetiyle, okuduğumuz Çanakkale geçilmez şiiriyle Çanakkale geçilmez olmuyor. Bir zafer günü de olsa, acı da olsa; Çanakkale'nin sinsice geçildiğini görmek ve bilmek gerekiyor. Hak ve Batıl mücadelesinde Batıla karşı kazanılmış en büyük zaferlerden biridir. Hak ve Batıl mücadelesi kıyamete kadar akacak bir nehir gibidir ve tarih nehrinde akmaya devam etmektedir.

Kısacası Çanakkale Zaferi'mizi cilalı cümlelerle, parıltılı kelimelerle anlatmakla kalmayalım: şehitlerimizin imanıyla, vatan sevgisiyle ve ahlakıyla; şehadetin manasıyla zaferimizi 2024'e taşıyalım! Ancak dününü bugüne taşıyabilen milletler millet olarak kalmaya devam edebiliyor.