Çocukluk yaşlarınızı çoktan geçmiş olsanız bile gelin bu yazıyı okumaya çalıştığınız süre içinde” Empati  ( aşkalarının Yerine Kendini Koyma (BYKO))Oyunu” oynayalım sizlerle.

      -Ya git başımdan, hayatın telaşı, gerçeği;  hayatın maddi  manevi sıkıntısı, ıstırabı  hayatımda yeterince var zaten, bir de çocuklar gibi  oyun mu oynayacağız kardeşim .
      - Bi git! bi git ya!
 
        Haklısınız!  Ne zor bu hayat! Yaşanılmaz bir dünya!  Her şey SENin aleyhinde; kötüler, kötülükler hep seni bulmakta; iyiler, iyilikler, para, şan, şöhret başkalarını bulmakta.
      Oyunun sonunda kaybedeceğiniz bir şey olamayacak. Her şeye rağmen yaşamaya çalıştığınız şu işe yaramaz dünyada(!)  bir de  Empati Oyunu oynamış olacaksınız o kadar. 

       Empati Oyunu’nu, hayata bakışımızdaki doğruları ve yanlışları ortaya koymak  için hep beraber oynayacağız. Üstelik    bir kuruş vermeden. İçinde bulunduğumuz şartları daha iyi anlama adına oynayacağız oyunumuzu. Oyunumuzda  miskete, mendile,  ipe, topa;  kızlı, valeli,maça,sinek kartlarına gerek yok;  bilgisayara, internete, her hangi bir oyun sitesinin www’li adreslerine ise hiç mi hiç gerek yok.

      -Kafa bulma kardeşim, neyle oynayacağız o zaman  “Empati Oyunu”nu?

      Oyun için yapmanız gereken tek şey,   her cümleden sonra gözlerinizi en az 20 saniye kadar kapatmak. Cümlenin içindeki insanları düşünmek, onlar ve kendinizle ilgili yoğun düşüncelere dalmak. Oyunumuz bu kadar kolay,  sade ve  anlaşılır.

      Gözlerinizi kapattıysanız, başlıyor Empati Oyunu.  

      Gözlük kullanmaktan dert yanan SEN,  gözlerin kapalı düşün ki! Gözleri görmeyen bir insansın.

      Diz ve ayak ağrılarından şikâyet eden SEN, gözlerin kapalı düşün ki! Çoraplarını giyebileceğin ayakların, ağrısını çekmen gereken bir dizin yok.
      Güzel konuşamıyorum. İnsanlar beni dinlemiyor, anlamıyor diyen SEN, gözlerin kapalı düşün ki! Açlığını ve susuzluğunu anlatabileceğin bir dilin  yok.
       Hayranı olduğun sanatçının yeni şarkısını  internet sitesinden bulup dinleyemediğine sinirlenen SEN; gözlerin kapalı düşün ki! dünya güzeli evladının gülme sesini duyabileceğin bir kulağın bir yok.

       Üniversiteyi bitirdim ama yüksek lisans yapamadım, Yard. Doç.,Prof. olamadım diye üzülen SEN; gözlerin kapalı düşün ki! Zeki ve çalışkan olduğun halde ilkokuldan sonra okul yüzü gösterilmemiş bir ailenin evladısın.
      Diplomasının tam karşılığı olan parayı karşılamasa da, işinin zorluğundan, parasının azlığından şikayet eden SEN;  gözlerin kapalı düşün ki! Maddi durumu iyi olmadığı halde, okumak için ailesiyle birlikle her zorluğun üstesinden gelmiş, üniversite mezunu bir genç, yaş 32, hala işsiz ve babasının eline  bakmakta. 
      -ŞİŞŞŞŞT, açma gözlerini oyunbozanlık yapmak yok.
      Beş, on gün arayla çocuklarının, torunlarının ziyaret ettiği, mutlu olmaktansa o kadar emek sarf ettik yemedik içmedik çocuklar büyüttük bizleri ziyarete gelmiyorlar diyen SEN; Gözlerin kapalı düşün ki, çocuklarının   rahat yaşamaları uğruna her türlü fedakarlığı yapmışsın ne doktor oğlun; ne avukat kızın beklentilerini karşılamış ve seni ihtiyarlığında kimsesiz sefil vaziyette ihtiyarlığınla baş başa bırakmış. Yıllardır çocukların seni ne ziyaret etmiş ne de huzur evinde  bir ihtiyacın var mı, diye sormaya gelmiş.

      Tüm imkanları önüne serdim. Şöyle yaptım böyle yaptım diyerek çocuklarının okul başarısızlığından, üniversitelerin en iyi bölümünü kazanamamalarından , “ah şu hanım yok mu şu hanım” diye her fırsatta eleştiren SEN,sağlıkları yerinde ve başarı için çocuklarım ellerinden gelenleri yapıyorlar diye mutlu olması gereken SEN, gözlerin kapalı düşün ki! Eşin ya da çocuklarından biri amansız bir hastalığa yakalanmış. 


       Evlatlarının yaramazlıklarından dert yanan SEN, gözlerin kapalı düşün ki,  fani dünyada sevebileceğin, bazen de kızabileceğin, beklentilerin olan bir  evladın olmamış. 
      Sabah kahvaltısında peynir, zeytin, salam, sosis, yumurta  ve daha neler neler bulunduğu halde, neden kahvaltıda;  pastırma, tereyağı ,bal yok diye aklından geçirerek  etrafına bozukatan SEN; gözlerin kapalı düşün ki, kuru ekmeği bulsa şükredecek, milyonlarca  aç insan var senin de içinde yaşadığın  bu dünyada.
     Duyamadım. Bitirelim mi Empati  Oyunu’nu? 

     Evet ,evet bence de bitirelim. Oyun  devam ederse ne kalp dayanacak etrafında SENin yaşamadığın  ama başkalarının yaşadığı acılara, ne gözünde yaş kalacak süzülmekten yanaklarına. 
      Ömür,  kimine göre şiddetli diş  ağrısı çektiği zamanlarda bitmek bilmeyen  geceler kadar uzun;  kimine göre göz açıp kapayıncaya kadar kısa, kişiye özel  ölçü birimi.
      Çekilmez bu hayatın  çilesi. Hep beni mi bulur bu belalar? Amaaan öldüm, bittim,tükendim .”Herkese talih, bize kör Salih” demeden önce, hep yukarılara değil; aşağılara da bakmak gerektiğini hatırlamalı.
      Birilerinden davet beklemeden başkalarının yerine kendimizi koymalı. Başkalarının  ne zorluklar yaşadığını anlamak adına  akıl ve kalp gözünü açık tutmalı. Zorluktan öte, ne zorlukların olduğunun farkına varmalı ki, hayatımızın çekilmez olmadığı bilinebilsin.

      Ne dersiniz? Empati Oyunu’nu sık sık oynanmalı mı uzun ince yol bitmeden?