Finlandiya Büyükelçisi Nina Vaskunlahti, Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius ve İrlanda Büyülelçisi Kenneth Thompson, Güneydoğu Genç İşadamları Derneği’nin (GÜNGİAD) davetlisi olarak Diyarbakır’a geldi. GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, Türkiye için doğru bir özerklik modelinin inşa edilmesi gerektiğini belirterek, “Kes-yapıştır özerklik modellerinin bizim için doğru çözümler oluşturacağını zannetmiyorum” dedi.Finlandiya Büyükelçisi Nina Vaskunlahti, Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius ve İrlanda Büyülelçisi Kenneth Thompson, GÜNGİAD’ın daveti üzerine Diyarbakır’a geldi. Kentte bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunan büyükelçiler, GÜNGİAD’ın bir otelde düzenlediği basın toplantısına katıldı. Toplantıda konuşan GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal, yaşanılan zorluklara ve sorunlara rağmen, barış sürecinin birinci aşamasının geçildiğini belirterek, birinci aşamanın en önemli kazanımının, Kürt sorunun çözülmesinde barışa kesinlikle ihtiyacın olduğunun toplumun geniş kesimleri tarafından benimsenmesi olduğunu ifade etti. Özellikle Türkiye’nin batı bölgelerinde, Kürt meselesi konusunda birikmiş öfke ve ön yargıların çözülmeye başladığını anlatan Akbal, “Bölünme kaygılarının belirli bir şekilde azaldığını, öfke ve ön yargıların yavaş yavaş empati kurma ile giderildiğini görüyoruz. Birinci aşamanın en büyük kazanımı, ‘anlamaya çalışmak’, ‘empati kurmak’ ve ‘bölünme kaygılarının giderilmesi’ olmuştur. Bu kazanımlarda ‘akil insanlar heyeti’, çalışmaları ve çabalarıyla çok önemli katkı sunmuşlardır" diye konuştu."AKİL ADAMLAR HEYETİ REVİZE EDİLMELİ"Barış sürecinin ikinci aşamasına geçildiği bugünlerde yapılacak çalışmaların bir arada yaşamanın mekaniğini oluşturmaya yönelik olması gerektiğini kaydeden Akbal, şunları söyledi:"Tam da bu günlerde, denetimli özerklik talebimizde de değindiğimiz, toplum adına denetim hizmetini sunacak, ‘akil adamlar’ benzeri bir yapıya ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak barış sürecinin ikinci aşamasının, misyonuna uygun olarak, heyetin yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bizim önerimiz akil insanlar heyetinin, bir tür hakem heyetine dönüştürülerek, dönemim ruhuna uygun olarak bir revizyona tabi tutulmasıdır.""DOĞRU MODELLER BULABİLİRİZ"Yaptıkları ’denetimli özerklik’ önerilerinin, Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayacak bir zemin oluşturacağını düşündüklerini de vurgulayan Akbal, "Bir arada yaşamanın mekaniğini oluşturmamız gerekiyor. Bu bağlamda Türkiye için doğru bir özerklik modeli inşa etmeliyiz. Falanca ülke modeli, filanca yönetim şekli veya ‘kes-yapıştır’ özerklik modellerinin bizim için doğru çözümler oluşturacağını zannetmiyorum. ‘Denetim’ süreci olarak adlandırdığımız, arama çalışmalarında, bünyemize uygun ve bizi enfekte etmeyen doğru modelleri bulabiliriz" şeklinde konuştu."KAYGI DUYSAK, BURADA OLMAZDIK"Daha sonra konuşan Finlandiya Büyükelçisi Nina Vaskunlahti, büyükelçinin görevinin bulunduğu yerdeki bölgeyi iyi bilmek olduğunu belirterek, "Bunun en iyi yolu o bölgede gezmek, insanlarla bir arada olmak ve sivil toplum örgütleri ile bir araya gelmektir. Bu yüzden bizim bölgedeki durumu iyi anlayabilmemiz amacıyla bizi buraya çağırdığınız için teşekkür ederiz" ifadelerini kullandı.Vaskunlahti, bir gazetecinin olaylar nedeniyle Diyarbakır’a gelmeleri konusunda endişe duyup duymadıklarına ilişkin sorusunu da yanıtlayarak, “Kaygı duysaydık, burada olmazdık” dedi.Lüksemburg Büyükelçisi Arlette Conzemius ise, üç Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkesi olarak bölgenin gelişmesine katkı sunmaktan memnun olacaklarını dile getirerek, AB’nin belediyelere ve sivil toplum örgütlerine finansal olarak yardım ettiğini ve bunun bölgenin gelişmesine katkı sağlayacağını umduğunu anlattı.İrlanda Büyülelçisi Kenneth Thompson ise daha önce Diyarbakır’a gelmeyi düşündüklerini ancak gelemediklerini kaydederek "Olaylardan sonra gelmemiz için fırsat doğdu. Buraya gelip bu kenti görebilmek bizim açımızdan da iyi oldu" dedi.Büyükelçiler, toplantının ardından Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Hatip Dicle’yi ziyaret edecek.