Yazılı basın açıklaması olarak tepkisini dile getiren Türk Eğitim-Sen Karaman Şube Başkanı Gazi Alkan, şunları aktardı; “Türk Eğitim-Sen Karaman Şubesi olarak ilimiz ve bütün ilçelerimizde eğitimin her bireyi ilgilendirdiğini biliyor ve bu anlamlı mücadeleyi”haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır”şuuruyla yapıyoruz. Bu kutsal alanın komita işlerine, yandaşlığa, zorlama laf ebeliğine ve çalışanların emekleri üzerinde çöreklenmeye soyunulacak yer olmadığının bilincinde olan tek sendika olarak yılmadan yolumuza devam edeceğimizi söylemekten gurur duymaktayız. Malum-Sen Karaman Şubesi 11.12.2018 tarihinde talihsiz bir basın açıklaması yapmış ve yapmış olduğu açıklamayı da, ayrıca bir açıklamaya muhtaç bırakmıştır. İlimizde faaliyet gösteren bir sendikayı dilekçe vererek okulların huzurunu bozmakla suçlamış, dilekçeleri tehdit ve şantaj unsuru görmüş. Bu sendikanın yönetiminin meşruluğunu sorgulamış, kendilerinin de belirttiği gibi okullardaki usulsüz uygulamaların bildirilmesini ispiyonculuk olarak nitelemiştir. Bu talihsiz basın açıklamasını yapan sendika yöneticileri, hak ve hukuk kavramını sadece dilleri ile ifade edip perde arkasından kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri için gerçekten hak arama mücadelesi içinde olan sendika karşısında çaresiz kalmıştır. Dilde hak deyip de özde her türlü hak yemeyi kendine görev edinmiş malum sendikanın bizi anlaması da beklenemezdi zaten. Onlara tavsiyemiz şudur ki nasıl ki ekmek demekle karın doymuyor, ateş demekle dil yanmıyorsa, dilde hak demekle hak yerini bulmuyor. Bizler tüm eğitim çalışanlarının hakkını sizin gibi sözle değil özümüz ile koruyoruz. Çağcıl değerlerden nasiplenmemiş, manevi anlamda itikadı şaşmış, milli olan ne varsa örselemekten bıkmamış, çalışanların haklarını pazarlamakta dünyada örneği olmayan “Sarı Sendikacılığı”her yıl biraz daha tescillemiş bir sendikanın, mesnetsiz hezeyanları anca milleti kendine güldürmesidir. Bütün eğitim camiasının çok iyi bildiği gibi, yüz binlerce üyesini makam ve mevki dağıtarak, devletin imkânlarını kullanarak, baskı ile yapmış, binlerce Türk Eğitim-Sen’li eğitim yöneticisinin bir gecede görevine son verilirken, hakkı hukuku bırakıp ikinci gün ağzını sulandırarak ulufe paylaşanlar Allah’a verecekleri hesabı düşünmeliler. Türkiye’nin sendikası olmuş Türk Eğitim-Sen bu güne kadar bütün eğitim çalışanlarının hakkını tutup yerden kaldırmak için çalışmış ve kimseyi bizden değil diyerek dikkate almazlık yapmamıştır. Bu kutlu davanın yürekli teşkilatı var oldukça bu böyle olacaktır. Milli eğitim müdürlüklerini ve okulları kendi çiftlikleri gibi gören bir sendika tabi ki iddialarımıza cevabı olmayınca, çocukça ifadeler ile saldırmayı seçmiştir. Kendi sendika yöneticileri usulsüzlüklere karışmış, harama bulaşmış, kul hakkı yemişlerdir. Böyle geldi böyle gidecek zannetmişlerdir. Milli eğitime ve okullara çöreklenmiş, çeteleşmiş, nasıl olsa bize kimse dokunamaz diyerek her türlü tehdit ve şantajla kul hakkı yemeye devam etmişlerdir. Evet, bizler Türk Eğitim-Sen olarak bu gidişata dur demek için dilekçe verdik ve dilekçelerimizin de arkasındayız. Bu güne kadar haksızlıkların karşısında durduğumuz gibi bundan sonrada karşısında olacağız. Malum Sen’in rahatsızlık duyduğu; bir okulumuzdaki cıvadan etkilenen 8 öğrencimizin durumlarını konu ile ilgili yapılan işlemin akıbetini sormayalım mı? Yoksa malum- sen gibi hava cıva mı diyelim? AB projeleri kapsamında Yurt dışında yapılan toplantılara İlimiz Ermenek İlçesinden katılımcıların okul yöneticisi olduklarını, branşlarının uygun olmadığını, çoğunun malum-sen’in temsilcisi olduklarını kamuoyu bilmesin mi? Bir Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki Coğrafya ders saatinin Mebbis sistemine “sıfır”olarak girilmesi sonucu bir üyemizin norm fazlası durumuna düşürülmesine sehven yapılmıştır deyip geçelim mi? Sarıveliler İlçe Milli Eğitim Müdürü’nün devletin kendisine emanet ettiği makamı Malum-sen’in hizmetine sunmasını sendika çalışmalarını DYS üzerinden okullara göndermesini görmezden mi gelelim? Bahsi geçen dilekçelerdeki konular belgelidir, bakanlık müfettişlerine intikal etmiştir ve gerekirse kamuoyuyla da paylaşılacaktır. Hak yerken kimsenin itiraz etmeyeceğini düşünen bu sendikanın pislikleri ortaya dökülünce ne yapacağını şaşırmış oraya buraya saldırmaya başlamıştır. Biz eğitimi öze dönüş ve uygarlaşma hamlesi olarak görüp, tüm eğitim çalışanlarını da bu hamlenin ana aktörü olarak sendikacılığımızın merkezine alırız. Çalışanların emeğiyle, haklarıyla, onurlarıyla ve bilhassa özgür iradeleri ile bir bütün olduklarını kendimize rehber ediniriz. Babil kulesinde sendikacılık yapıp, delegeleri evde yazıp, sonrada göstermelik demokratik haklar çığırtkanlığı yapmayız, yaptırmayız. “Türkiye sevdamız, ekmek için kavgamız”düsturuyla devletimize, yöneticilerimize her dönem öncü tekliflerimizi yaparız. Tehdit, şantaj, sicille oynama, çalışanlara psikolojik baskı, terör örgütlerine serenat yapma, meziyet olarak asla sunulamaz. Eğitimin çöküşündeki paylarının büyüklüğünü itiraf edip, bunu bir an önce devletimizi yönetenlere ve kamuoyuna deklare ederek af dilemelidirler. Eğitim, banal ağızların, pirimitif beyinlerin, nadan zevklerin ve hamlığın öncülüğünü yapan devşirme sendikaya bırakılmayacak kadar kıymetlidir. Dilekçe, bilgi isteme, hakları hatırlatma ve savunma hem demokratik sendikacılığın, hem de manevi dünyamızın bize yüklediği sorumluluktur. Ne acıdır ki çalışanlarının haklarını savunması gerekenler bunların yapılıyor olmasından duydukları rahatsızlığı öncelikle bir eğitimciye sonrasında ise bir insana yakışmayan bir üslup ve ağız kullanarak sözde eleştirmiş oluyorlar. Ne diyelim Allah günahlarınızı affetsin… Biz yine eğitimci kişiliğimizle birlikte soylu haykırışımızı tekrar ediyoruz”Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.”