Türk adalet sistemimize göre hukuka aykırı elde edilen gizli görüntü ve video kayıtları ceza ve özel hukuk yargılamalarında delil olarak kullanılamaz. Ancak, belli durumlarda olayın tarafı olan kişilerin yaptığı kayıtlar hukuka uygun delil olarak kabul edilip delil olarak kullanılabilir.

Özel hukuk uyuşmazlıklarında (boşanma, alacak, tazminat davası, iş davası vb.) bir ispat aracı olarak kabul edilen delil hukuka uygun bir şekilde elde edilmelidir. Hukuka uygun elde edilmeyen belgeler hiçbir davada delil değerine sahip olmadığı gibi içeriği suç teşkil edebilir. Ceza muhakemesinde ise delillerin serbestliği ilkesi mevcuttur. Ceza davalarında her şey delil olarak değerlendirilebilir. Ancak, şüpheli veya sanığın işlediği suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilebilir. Hukuka aykırı elde edilerek ceza davasında kanıt olarak ileri sürülen deliller hâkim tarafından reddedilir.

Ancak şimdi sayacağım şartların tümü bir arada gerçekleştiği takdirde elde edilen delil hem özel hukuk hem de ceza hukuku anlamında hukuka uygun delil olarak kabul edilir: Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişinin kendisine veya yakınlarına karşı işlenmekte olan (cinsel taciz, cinsel saldırı, hakaret, tehdit, iftira, şantaj gibi ağır) bir suç söz konusu olduğunda ya da haksız bir saldırıyı önlemek için kayıt yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda işlenen suç tesadüf veya ani bir olay olmalıdır. Yoksa planlı bir şekilde yapılan ses, fotoğraf veya video kayıtları suç teşkil eder. Kayıt yapan kişinin, o anda kolluk güçlerine başvurma imkanından yoksun olması gerekir. Kolluk güçlerine başvurarak kanıtların elde edilmesi mümkünse yapılan kayıtlar hukuka aykırı hale gelir. Ses, görüntü veya video kaydı yapan kişi kaybolma olasılığı bulunan kanıtların kaybolmasını engelleme ve yetkili makamlara sunarak güvence altına almak amacıyla bu kayıtları yapmalıdır. Kayıtların üçüncü kişilerle paylaşılması veya bu amaçla yapılması suç teşkil eder.  Diğer bir şart ise özel hukuk davalarında kişinin kendisinin veya bir yakının iddiasını ispatlamak amacıyla bir kereye mahsus yapılan kayıtlar da delil değerine sahiptir. Örneğin boşanma davaları. Bu istisnalar dışında başkasına ait ses, fotoğraf ve videoları izinsiz ele geçirmek, kaydetmek veya yaymak suç teşkil eder. 5237 sayılı TCK’ya göre, gizlice alınan kayıtlar sebebiyle: Konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu, haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu ve ya özel hayatın gizliliğini ihlal suçu oluşabilir.

Yukarıda bahsettiklerime örnek olan Yargıtay kararlarını sunuyorum:

1) Sanığın, yaklaşık 5 yıldır gönül ilişkisi yaşadığı katılan Selvi ile yaptığı özel bir telefon konuşmasını kaydederek, rıza olmaksızın katılan Selvi’nin eşi katılan Murat’a göndermek suretiyle ifşa ettiği olayda; sanığın, tarafı olduğu haberleşmenin içeriğini diğer tarafın rızası olmaksızın açıklaması nedeniyle, TCK’nın 132/3. maddesine uyan haberleşmenin gizliliğini ihlal suçunu meydana getirir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi -2014/18859 karar).

2) Eşi olan şikayetçinin kendisini aldattığını ispatlamak için özel dedektiflik hizmeti veren diğer sanık ile anlaşarak, mağdur hakkında delil toplamasını istemesi üzerine, sanığın şikayetçinin … isimli bayanla kamuya açık bir kafede oturdukları sıradaki fotoğrafını çekmesi şeklinde gerçekleşen eylemi özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu oluşturur (Yargıtay 12. Ceza Dairesi-K.2017/4579).

Av. Beril Sakallı Akyüz