Emekli Memur Sen Karaman İl Temsilcisi Tevfik BARAN tarafında yapılan açıklamada şöyle denildi;
Kamu görevlisi emeklisi demek; milletine ve devletine yıllarca hizmet eden, hayatının geri kalanında geçim derdi yaşamadan hürmet görmeyi hak eden demektir
Emeklilik sadece devlete yük, sosyal güvenliğe maliyet, hazineye gider değil; yıllarca emek verilmiş, katkı sunulmuş, alın teri akıtılmış, vergisini eksiksiz yatırmış bir sürecin kazanımıdır.
Çalışırken elde edilen gelirin ve verilen hizmetin karşılığı olarak; emeklilik sürecinde insan onuruna yakışır ücret verilmesi ise sosyal devletin bir gereğidir.
Ülkemiz; medeniyet değerlerimizi esas alarak, insanı önceleyen ve önemseyen görüş ve uygulamalarıyla her zaman sosyal devlet ilkesinin gereğini eksiksiz yerine getirmiştir.
Devletimiz; her sözünü fiili uygulamaya dökerek hiçbir sözün havada kalmasına müsaade etmemiş ve dayatılmak istenen ekonomik krizleri, bölgesel baskıları reddederek; çalışanı, emeği, alın terini ve emeklileri korumaya yönelik düzenlemeleri hayata geçirmiştir.
Bütün bu süreçlerde; Emeklilikte Yaşa Takılanların sorununun çözümü, en düşük emekli aylığının artırılması ve enflasyon üzerinde verilen artış oranlarıyla; insana, emeğine ve onuruna dair bütün herkes tarafından takdir edilen düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.
Bu düzenlemelerin bir yenisi de; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından verilen “En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. Memur maaşlarındaki bu artışlar otomatik olarak emeklilerine yansıyacak.” sözüdür.
Bu söz gereği Haziran ayı enflasyon rakamının açıklanmasıyla birlikte emekli aylıklarındaki artış bütün emekliler tarafından merakla beklendi.
En düşük kamu görevlisi maaşını 22.000 ₺’ye yükseltecek düzenleme gereği, Mayıs ayından bu zamana kadar kamu görevlisi emeklileri de benzer artış ve kıyaslanabilir rakamlar üzerinden hesap makinelerinin bütün fonksiyonlarını çalıştırdı.
Fakat hiçbir emekli tarafından kabul edilebilir, anlaşılabilir, anlatılabilir ya da aktarılabilir bir artış oranı Kararı çıkmadı.
Hiçbir emekli tarafından hesap edilmeyen, edilmesine imkân dahi verilmeyen bu artış oranı; ne mali disiplinle, ne sıkılaşma politikasıyla ne de Büyük Türkiye vizyonuyla maalesef uyuşmamaktadır.
Kamu görevlilerine %17,55 oransal artış ve 8.077 ₺ seyyanen zam; kamu görevlisi emeklisine ise ekonomik kayıplardan bağımsız, piyasa gerçeklerinden uzak, hane giderlerinden habersiz, sadece %25 zam layık görüldü.
Yapılan zam ile 9.800 ₺’ye çıkarılan en düşük emekli kamu görevlisi aylığının mevcut asgari ücretin altında kalması hakkaniyet ilkesiyle bağdaşmamaktadır.
Kira fiyatlarında yaşanan artışlar, emtia fiyatlarındaki yükselişler, gelirden daha çok artan giderler ve en düşük emekli kamu görevlisi aylığının asgari ücretin altında kaldığı görülerek artış yapılmalı, en düşük kamu görevlisi aylığı adil bir ücrete kavuşmalıdır.
Kaldı ki bu rakamlar Emekli Sandığı Kanununa göre hesaplanmışken, 5510 sayılı Kanundaki mağduriyet çok daha büyük bir boyuta ulaşmıştır. Çalışırken hak edilen fakat emekli aylığı hesabında dikkate alınmayan birçok kalem, emekli aylığını düşürmektedir.
Çalışan - Emekli arasındaki bu büyük rakamsal farklılık, sosyal güvenlik sisteminin çarpıklığını en net ve açık biçimde gözler önüne sermektedir
Emekli olup geçim derdi yaşamayı mı yoksa kamu personel sistemini ve personel istihdamını olumsuz etkileyecek şekilde zorunlu emekliliğe kadar çalışmayı mı tercih edeceğimizi bilemediğimiz bir sistem dayatılıyor.
Emekli kamu görevlileri bu artışlardan sonra; göreve geri dönmeyi istiyor, düşük emekli aylıkları altında ezilmek istemiyor.
Emekli kamu görevlilerinin maaş artışları masada belirleniyor, emeklileri temsil edecek sendikaya izin verilmiyor. Yasal mevzuat sizi ilgilendiriyor fakat sizi masadan uzak tutmak için yasanın değiştirilmesine direniliyor. Memur-Sen olmasa emeklilerin sesi bile duyulmuyor.
Emekliler, torununa harçlık verirken, markette alışveriş yaparken ve hayatının diğer alanlarında gelir düşüklüğünü ve geçim sıkıntısını hissetmek istemiyor.
Derdimiz, kıymeti mazide kalan anlayışını ortadan kaldırarak; tarihe yön vermiş, ülkemizin birikimini artırmış kamu görevlisi emeklilerini; adil ve hakkı olana kavuşturmaktır.
Biz farklı olanı, ayrı olanı ya da hakkımız olmayanı istemiyoruz.
Kamu personel sistemi; çalışan ve emeklisiyle bir bütünlük içerisinde, adil bir zeminde bugüne kadar varlığını sürdürmüştür.
Yeni düzenlemeyle olmaması gerekene mevzuatta yer vererek toplumsal huzursuzluğu artırmak, mevcut sistemi bozan bir yöntemdir.
Düşük artış oranıyla; bütçeye tasarruf oluşturmak için enerji harcanırken, sosyal maliyet gözden kaçırılmamalıdır.
Yapılması gereken ve beklentilere karşılık verecek olan; seyyanen zammın tüm kamu görevlisi emeklileri için de geçerli olmasıdır.
%17,55 artış oranı uygulandıktan sonra aylık bağlama oranı üzerinden 8.077 ₺ seyyanen zam yansıtılmalı, ortadaki karışıklık ve kargaşa giderilmelidir.
Türkiye, Ülkesi için emek verenlere ve devletine gönül verenlere hesap makinesinin küçük rakamlarıyla hesap yapmayacak kadar büyük bir devlettir.
Büyük ve Güçlü Türkiye vizyonuna yakışan, 100. Yılında emeklisini mağdur etmeyecek düzenlemeleri hayata geçirmektir.
Biliyoruz ki, Büyük ve Güçlü Türkiye emeklisine hak ettiği aylığı verecek, çalışan-emekli tartışmasına fırsat tanımayacak büyüklüktedir.
Bu sebeplerle, Komisyon aşamasında emeklilere yönelik atılan adımın devamı Genel Kurul aşamasında da gelmeli, emekliler tarafından endişeye ve huzursuzluğa neden olacak Kanun Teklifi onarılmalı, emeklilerin refahını iyileştirmeye yönelik tamiri yapılmalıdır.