OBEZİTE İLE SAVAŞ

Obezite yani halk arasında şişmanlık olarak bilinen hastalık, alınan kalori miktarının harcanan kalori miktarından fazla olması sonucu vücutta yağ miktarının artmasıdır. Obezite sadece görünüşle ilgili bir problem değildir. Obezite vücutta birçok rahatsızlığa yol açar. Özellikle şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalık, kalp damar rahatsızlıkları, hormonal bozukluklar, sindirim ve solunum sistemi hastalıklarının oluşmasında hayati tehlike yaratan durumdur.
Dünyada yetişkin obez sayısı 300 milyonun üzerindedir. Türkiye’ de obezite araştırma derneğinin yaptığı araştırmada, toplumun yüzde 23′ü obezdir. Kilolu kişilerle beraber bu oran yüzde 30 civarındadır.
Obeziteyi belirlemek için Dünya Sağlık Örgütü'nün obezite sınıflandırılması kullanılmakta ve genellikle Beden Kitle İndeksi (BMI - Body Mass Index) ile ölçülmektedir. Beden kitle indeksi, metre cinsinden boy uzunluğunun karesine, kilogramın bölünmesiyle elde ediliyor. Örneğin;1.60m boyunda ve 78 kg ağırlığında olan bir kişinin beden kitle indeksi:
78 / 1,6 x 1,6 = 30,4 dür. Morbid obezite, BKİ'nin 40 kg/m2'den fazla olması durumudur. 
                         Beden kitle indeksine göre sınıflama:
           Değer Aralığ                                             Sonuç
           18,5 kg/m²'nin altında olanlar                     Zayıf
           18.5 – 24,9 kg/m² arasında olanlar             Normal kilolu
           25 – 29,9 kg/m² arasında olanlar                Fazla kilolu
           30 – 39,9 kg/m² arasında olanlar                Obez (şişman)
          40 kg/m²'nin üzerinde olanlar                       İleri derecede obez (morbid obez)
Ayrıca bel çevresinin kadında 80 cm den fazla, erkekte 94 cm den fazla olması kişinin kilolu olduğunu gösterir. Yine bu değerlerin kadında 88 den, erkekte 102 cm den fazla olması obez olarak tanımlanmaktadır.

Obezitenin başlıca sebebi fazla yemek yememiz ve yanlış düşüncelerimizdir. Hareket ediyorum diyerek fazlaca yemek yeriz oysa bu sadece kendimizi kandırmaktır. Bir müddet sonra kilo alımı başlar. Çünkü kişi yaptığı işin ne kadar enerji kaybettirdiğini bilmemektedir.
Hareketsiz yaşam tarzımızda obeziteyi etkilemektedir. Masa başı görevinde bulunan kişiler, ağır ve yorucu bir işte çalışanlara göre kilolu olma ihtimali daha fazladır aynı besinleri tüketirler fakat aynı oranda enerji harcamalar. Televizyon karşısında saatlerce oturup biliçsizce tükettiğimiz abur cuburlar da obezite olma ihtimalini arttırır.
Kalıtsal (genetik) faktörlerin de şişmanlıkta önemli rol oynadığı gözlemlenmiştir. Yapılan araştırmalarda anne ya da babası şişman olan çocuğun da şişman olma ihtimali yüzde 50′dir. Ayrıca az da olsa hormonal bozuklukların da obeziteye etki ettiği belirlenmiştir. Örnek verecek olursak troid adı verilen hormon düzenleyen bezin az çalışması sonucunda da obezite görülebiliyor.
           Kardiyovasküler sistemi: konjestif kalp yetmezliği, kareliomegali(kalp büyümesi), aritmi(ritim bozukluğu), varis, kalp yetmezliği
           Endokrin sistem: diyabet(şeker), adet düzensizliği
           Üriner sistem: idrar kaçırma
           Gastrointestinal sistem: karaciğer yağlanması hepatosteatoz ve siroz, safra kesesi taşları, gastroözofageal reflü
           Sinir sistemi: felç, parastezi(hissizleşme ya da duyuda azalma- artma), kronik(uzun süre)baş ağrısı, demans(bunama)
           Cilt: ciltte çatlaklar, pişikler, katlanma yerlerinde koyulaşma
           Solunum sistemi: dispne (nefes darlığı), astım
           Kas – iskelet sistemi: osteoartrit(eklem iltihaplanması ve ağrıları), bel ağrısı, bel fıtığı
           Psikolojik bozukluk: depresyon, vücut imaj bozukluğu, kendine güvensizlik ve alay konusu olma korkusu gibi oluşan hastalıklar obezitenin olumsuz etkileridir.
           Obezitede tedavi yöntemleri: öncelikle obezite oluşmadan önlem alınmalıdır fakat oluşmuşsa kişinin tedaviye vakit kaybetmeden başlaması ön görülür. Obezite tedavisinde amaç; kısa sürede fazla kilo vermek değil uzun vadede yavaş ama sağlıklı bir şekilde zayıflayarak ulaşılan kiloyu muhafaza etmektir.
          Diyet: Dengeli ve az kalorili diyet uygulanır. Diyet ile yavaş bir biçimde kilo verilmesi, egzersiz ve yeme davranışlarının değiştirilmesi, ailenin tedavi sürecine katılımı ve obezitenin tekrarlanmaması sağlanmalıdır.
           Egzersiz: tedavi aşamasında en önemli yöntemdir. Spor yapmak gerekir. Egzersiz yapılması, sağlıklı olmak ve kalori kaybetme için yararlıdır. Spor düzenli bir şekilde yapılması gerekir.
            Obezitenin davranışsal tedavisi: Davranışsal yaklaşımların amacı obez hastaların yeme alışkanlıklarını, aktivitelerini, düşünme biçimlerini değiştirmektir. Davranışsal yaklaşımların temelinde bireyin kendini disipline sokması nefsine yenilmemesi gerekmektedir.
              İlaç tedavisi ve diğer yöntemlerde başarı sağlanamadığı durumlarda son olarak ve cerrahi tedavide uygulanmaktadır.
              Umarım obezite ile savaşta kazanan bizler oluruz.
              Sağlıklı günler…