Türkiye’de özel okullar eğitim sisteminde önemli bir yer tutmaktadır. Gerek öğrencilere sağlamış olduğu imkanlar gerekse de öğretmenlere sağlamış olduğu istihdam ile beraber eğitim sisteminin olmazsa olmaz bir parçası olarak görülmektedir.

Özel okullarda eğitim ve öğretim sistemlerinin daha çok öğretmen bazlı gittiği yadsınamaz bir durumdur. Bu açıdan baktığımızda, özel okulların isimlerinden çok öğretmen isimleri ile bu okullara gelen velilerin olduğu görülmektedir. Özel okulların öğrencilere sağlamış olduğu imkanlar, benimsemiş olduğu eğitim öğretim sistemleri bu sebeple ikinci planda kalmaktadır. Birinci planı öğretmenin tutması, onların yaşayabilecekleri tükenmişlik sendromunu da beraberinde getirmektedir.

Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nin düzenlemiş olduğu Eğitim Mükemmeliyet Araştırmaları Kongresi’nde bu konuyla ilgili bir bildiride bulundum. Bildiri özetini çok kısa bir şekilde aktarmam gerekirse, Karaman ili bazında, özel okul öğretmenlerinin yaşamış olduğu tükenmişlik düzeylerini ölçme ve bu tükenmişlik düzeylerinin cinsiyet, yaş, mesleki kıdem yılı, çocuk sayısı, çalıştıkları kademeler ve medeni durum değişkenlerine göre inceleme fırsatı buldum. Bu çalışmada İnce (2015) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan Maslach Tükenmişlik Envanteri-Eğitimci Formu’nu kullandım.

Araştırmanın sonuçlarına göre, Karaman ilinde özel okullarda çalışan öğretmenler yüksek düzeyde duygusal tükenmişlik yaşamaktadırlar. Ayrıca orta düzeyde duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık kaygıları yaşamaktadırlar. Yaşa, cinsiyete, medeni duruma ve çalıştıkları kademeye göre duygusal tükenmişlik boyutlarında bir farklılık bulunmamaktadır. Çocuk sayıları değişkenine göre ise, 4 çocuk ve üzerine sahip olan özel okul öğretmenlerinin daha az duygusal tükenmişlik yaşadıkları saptanmıştır. Mesleki kıdem yıllarına baktığımız zaman ise, duygusal tükenmişlik seviyelerinin yeni başlayan ve mesleğinde 20.yılını çalışan öğretmenle aynı düzeyde olduğu, kişisel başarısızlık boyutunda ise, genç öğretmenlerin bu kaygıyı daha az yaşadıkları bulunmuştur.

Çalışmaya baktıktan sonra ise, özel okul öğretmenlerinin tükenmişlik düzeylerinin yüksek olduğunu gördüm. Kendilerinden beklenenleri verme isteği, işleri olmamasına rağmen kendilerine yüklenen görevler, aşırı talepkâr tutumlar, velileri memnun etme kaygıları, sürekli kendilerini gösterme istekleri bu tükenmişlik düzeylerinin artmasına sebep olduğunu da düşünüyorum. Ayrıca bir sonraki yıl okulların kendileriyle çalışıp çalışmayacağının garantisi olmaması de bu tükenmişlik düzeylerinin artmasına neden olmuş olabilir. Tabi öğretmenlerin şikayet ettiği bir noktayı da burada yazmadan geçmek istemiyorum.

Özel okul öğretmenleri ile devlet okullarında çalışan öğretmenler arasında bir kıyasa devlet eliyle gidilmesi, tükenmişliklerini artıran bir başka faktör olarak gözüme çarptı. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde Saygınlık 4.basamakta yer almaktadır. Bu saygınlık boyutu, kişilerin takdir edilme, yaptıklarının görülmesi isteğidir. Devlet okullarında çalışan öğretmenlerin saygınlıklarını takdir edip, özel okullarda yine öğretmen sıfatıyla çalışan öğretmenlerin başarılarını takdir etmemek onlar için kırıcı bir noktadır. Çünkü iki öğretmen grubu da aynı diplomaya sahiptir. Bu hususun bu yazı ile birlikte yetkililerin de dikkatini çekeceğini düşünüyorum.

Yoğunluklarına rağmen çalışmaya katılan özel okul öğretmenlerine teşekkür eder, sorunlarının çözülmüş olarak çalışacakları sağlıklı yıllar dilerim.