Hemşehrimiz Ozan Şükrü Kayapınar Antalya Konyaaltı Belediyesi, Belediye Meclis Üyeliği için Adaylığını açıkladı
Basın açıklamasında, CHP'li üyelerinin yanında, Genel Merkez Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Yusuf Baştuğ ve yakınları Kayapınar'ı yalnız bırakmadı.
Kayapınar yaptığı basın açıklamasında;
''Yıkın burayı herkes duydun sevgili arkadaşlarım!
Faşizme boyun eğmeyeceğimizi; baskılara boyun eğmeyeceğimizi; yolumuzdan dönmeyeceğimizi; mutlu yarınlar için mücadele edeceğimizi herkes duysun!
Bu gelen chp nin sesi
Bu ses benim sesim değil; bu ses Bülent Ecevit’in, İsmet İnönü’nün, Mustafa Kemal Atatürk’ün sesidir
Bu gençler yarınlarda umut olmakta kararlı; memlekete hizmet etmekte kararlı!
Değerli parti yöneticilerimiz; Sevgili ailem; hepiniz hoş geldiniz! Biz gençler Kentlere Hazırız, Yönetmeye Hazırız diyerek, çıktığımız bu onurlu yolda yarınlara umut olma inancımızda, beni yalnız bırakmayarak yanımda olduğunuz için hepinize teşekkür ediyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum!
Bu yolculuğun sonunda kazanan gencinden, yaşlısına Konyaaltımız da yaşayan tüm yurttaşlarımız olacaktır!
Hiç bir ayrım yapmadan sizlerin meclis üyesi olarak; herkesi en iyi şekilde temsil edeceğime; hepinizin meclis üyesi olacağıma söz veriyorum!
Eğer sizlerin d e takdiri ile Meclis üyeliğine bir genç olarak görev alırsam, bu onurlu görev sürecinde hiç bir ayrım yapmadan hepimizin meclis üyesi olacağımın sözünü veriyorum. 

Kiminle karşılaşsam klasik bir soru geliyor; kimin ekibindesin!
Ya da bazı duyumlar alıyorum; oncu, buncu, şuncu!
Ben onun; bunun; bunun adamı değilim!
Ben oncu, şuncu, buncu da değilim!
Ben Cumhuriyet Halk Partisinin bir genç neferiyim!
Hangi tecrübeli; hangi deneyimli siyasetçi varsa elimden geldiğince hepsiyle tanışma ve çalışma fırsatı bulmak isteyen; onlardan bir şey öğrenmek isteyen birisiyim!
Ama bir adam yakıştırması olacaksa; ben Mustafa Kemal Atatürk'ün ilke devrimlerine sahip çıkan, Cumhuriyet değerlerine karşı savaş açanlarla mücadele eden, bu faşist düzenin karşısında, bu ülkenin karanlığını aydınlığa çıkarma mücadelesi veren Cumhuriyet Halk Partili bir genç neferim.
Ben yarınlara umut olabilmek için daha daha daha fazla bilgi sahibi olmayı isteyen bir genç yoldaşınızım.
Herkes diyor ki genç olsun; sevgili ailem gençlik bir kriter değildir!
Bu partide emek vermiş, bayrak asmış, afiş asmış; pankart asmış; üretmiş; yeri geldiğinde dayak yemiş, yeri geldiğinde gözaltına alınmış her ne olursa olsun kimseye boyun eğmemiş bir genç olsun!
Güven veren; liyakati iyi bilen; Seçildikten sonra başka partiye geçme ihtimali olmayan genç olsun!
7 yıllık siyasi hayatımda örgütüm ve genç arkadaşlarımın isteği ile birçok kez farklı yerlerde liderlik yapma fırsatı buldum!
Bu süreçlerin hepsini; daha önce yapılmayan, uygulanmayan, alışılmayan şeylerin olduğu bir yönetim anlayışıyla hareket ettim!
Nerede hayal gücü uçsuz bucaksız olan genç arkadaşım varsa onlara ulaşarak onlar ile yoldaşlık, kardeşlik ortamı kurarak çizilen dar kalıpları, alışılan klasik şeyleri yıkmayı hedefledim!
3 yıl önce bu anlayış üzerine başlamış olduğumuz tüm arkadaşlarımız liseliydi; bugün ise Odtü’de mühendislik; bilgi üniversitesinde ekonomi; Erzurum üniversitesinde tıp,
Ankara üniversitesinde siyasal bilimler yine Ankara Üniversitesinde hukuk okuyorlar!
İşte hangi ekiptesin diyorlar ya; 
Kentimizi uçsuz bucaksız hayal güçleriyle bu dönem ve sonraki dönemlerde çığır açan şeyleri yapmayı hayal eden; o hayalleri gerçekleştirmek için bütün üyelerimizi kapı kapı gezmeye başlayan; 
Konyaaltı ı vazgeçilmez bir kent yapma rüyasına sahip olan yoldaşlara sahibim!
Ve o arkadaşlarımdaki heyecanı gördükçe; o kadar kararlı ve azimli oluyorum ki;
Ne kadar yorulmam gerekirse yorulayım; ben o sandıktan çıkacağım, çıkacağım, çıkacağım!

Ben siyaseti evde babamdan öğrendim. İnsanlara eşit yaklaşmam gerektiğini; komşum aç yatarken tok yatmamam gerektiğini; insanlara her zaman saygılı olmam gerektiğini; dik durmam boyun eğmemem gerektiğini babamdan öğrendim! Çünkü onun hayali böyle bir toplumdu! 
Bugün birçok insan mesaj atıyor; baban yaşıyor olsaydı seninle gurur duyardı diye.
Babam diyorum çünkü ben ona, bana öğretmiş olduklarını gösteremedim.
En son bana söylediği şey şuydu; seninle hala gurur duymuyorum! 
Neden diye sorduğumda ise; yönettiğin ya da temsil ettiğin insanlar ne zaman seninle gurur duyarsa ben o zaman gurur duyacağım dedi! İşte şimdi babam benimle gurur duyacak, biliyorum o beni takip ediyor ve görüyor.

İşte ben bugün siyaset yapıyorsam önce bu toplumdaki herkesin gurur duyduğu sonrasında da babamın gurur duyacağı bir evlat olabilmek için siyaset yapıyorum!
Benim siyaset anlayışım bu!
Ve bu siyaset anlayışından asla vazgeçmeyeceğimin; asla kendi çıkarlarımı düşünmeyeceğimin de size bunun sözünü veriyorum!
Mustafa Kemal’in yönetim anlayışıyla bir örnek verelim mi?
Mustafa Kemal bir Çanakkale’de; bir de bu topraklarda yaşayan her canlı benim sorumluluğumdur diyerek yol güzergahımda ki kesilen iğde ağacı için ağlıyor!
İşte benim; bu ilçeye bir çivi çakan herkesin başımızın üstünde yeri var
Ve bu ilçe sınırlarında bu güzel havayı Akdeniz rüzgarını, Akdeniz kokusunu hisseden her yurttaşımın huzurlu ve mutlu yaşaması için büyük bir sorumluluğum var

Ben siyasette bir şey olmak istemiyorum; bir şey yapmak istiyorum! 
Ben bu anlayış ile bugün aday oldum!
Neden mi adayım!
Kurtuluş savaşında Kastamonulu bir gelin adayı, ertesi gün düğünü vardır. Savaş için askere ne bağışlayacaksınız derler, gelinliğini ortaya koyar!
Söz konusu memleket ise; kentimiz ise her şeyi yapmaya hazır olduğum için adayım!
Bu kentin çocukları güne mutlu uyansın; bu kentin çocukları sanat ve kültürü en üst düzeyde yaşasın diye adayım! 
Atatürk’ün ağlarken fotoğrafı yoktur! Çünkü o gözyaşıyla halkını kandırmamış; gülüşüyle gözleriyle halka umut olmuştur!
Biz ağlayarak halkı kandırmak için değil; gülüşümüzle umut olmak için adayım.''Dedi.