(Temmuz 2023’te yeni baskısı yapılan sözlük)

Sözlük, kadim medeniyetimizdeki yaygın ifadesiyle lügat veya kamus, yazılı geleneğe sahip dillerin iki temel kaynağından biridir. Diğeri, dilin ses, kelime (tür, yapım, çekim) ve söz dizimiyle ilgili kaidelerini gösteren gramer kitabıdır. Yaklaşık 10 asır önce bu hakikatin farkında olan Kâşgarlı Mahmut, Türk dünyasına meşhur sözlüğünün yanında bir de dil bilgisi kitabı armağan etmiştir. Kendisinin Dîvânu Lugâti’t-Türk’te sözünü ettiği Kitâbu Cevâhiri’n-Nahv fî Lugâti’t-Türk isimli eser, ne yazık ki bugün elimizde bulunmuyor. Bununla birlikte Dîvân, sadece bir sözlük değil muhtevasındaki sarf ve nahiv kaideleriyle birlikte Türkçe için birçok konunun işlendiği bir gramer hüviyetindedir.

Araştırmacılar ve sözlük yazarları, sözlüğü bir dilin hazinesi olarak takdim ederler. Bu düşünce Kâmûs-ı Türkî müellifi Şemsettin Sami’de “Lügat kitabı bir lisanın hizânesi (hazinesi) hükmündedir.” şeklinde ifadesini bulmuştur. Sami Bey, Kâmûs’un ilk cümlesi olan bu sözün devamında düşüncesini şöyle sürdürür:

Lügat kitabı bir lisanın hizânesi hükmündedir. Lisan kelimelerden mürekkeptir (oluşmuştur) ki bu kelimeler dahi, her lisanın kendine mahsus birtakım kavâide (kurallara) tevfîkan (uygun olarak), tasrîf ve terkîb edilerek (çekimlenerek ve birleştirilerek), insanın ifâde-i merâm etmesine yararlar. İmdi (O hâlde) lisanın sermayesi kelimelerle kavâid-i sarfiyye ve nahviyyesinden (gramerinden) ibarettir.

Türk sözlükçülüğünün ilk ismi Kâşgarlı’dır. Sözlük geleneğimizin teşekkülünde ve bugünlere ulaşmasında onun büyük emeği vardır. Nitekim eserini tamamladığı 1074 yılından bugüne kadar geçen süre zarfında Türkçe için pek çok sözlük kaleme alınmıştır. Kıpçak (Memlûk), Çağatay, Osmanlı sahalarında telif edilen bu eserler dilimizin yadigârları arasındadır. Cumhuriyet’in ilanı, arkasından 1 Kasım 1928 tarihinde Latin alfabesine geçiş ve 12 Temmuz 1932’de TDK’nin kurulmasıyla birlikte Türkçe (Türkiye Türkçesi) için yeni bir dönem başlamıştır. Fakat Geoffrey Lewis’in ifade ettiği gibi bu, “trajik” bir dönemdir. O tarihten sonra uzunca bir süre Türkçenin sözlüğü Dil Kurumu tarafından hazırlanmıştır.

Yeni dönemde uzunca bir süre sözlük hazırlama faaliyetlerinin merkezinde TDK yer alsa da bazı isimlerle kurumlar da sözlük hazırlama işine girişmiştir. Mesela Türkçenin Latin harfli ilk sözlüğü böyle bir şahsi gayretin ürünüdür. İbrahim Alâeddin (Gövsa) imzalı bu eser 1929 yılında basılmıştır. 1970’li yılların başında “Bir Lügat Bulamadım” feryadıyla yola çıkan D. Mehmet Doğan, yine aynı yıllarda “Türk diline yapılan müdahaleler sonucunda dilimiz gittikçe fakirleşiyor.” diyerek kolları sıvayan merhum İlhan Ayverdi ve arkadaşları ile daha birçok isim sözlük hazırlayarak bu hayati meseleye kayıtsız kalmamıştır. Şükran borçlu olduğumuz bu şahsiyetler, eserleriyle hem kökeni 950 sene öncesine uzanan sözlük damarımızı canlı tutmuşlar hem de hepsi kültür ve medeniyetimizin birer hatırası olan binlerce kelimenin yok olup gitmesini önlemişlerdir.

TDK, hâlen ülkemizde sözlük tecrübesi en köklü olan sözlük hazırlayıcısıdır. Kurum’un ilk sözlük çalışması kuruluşundan 13 sene sonra vücut bulmuştur. 1945 yılından 2023’e kadar TDK, sözlüğü 12 kez basmıştır. 91 yıllık dönem topluca değerlendirildiğinde sözlük yaklaşık 8 senede bir yenilenmiştir. Ancak Doğan Büyük Türkçe Sözlük’ün 42 yılda gerçekleşen 26 baskısı dikkate alındığında bu istatistik, üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur. Bu engin tecrübe ve birikime rağmen Kurum’un elinden çıkan sözlükler; bilim, sanat ve kültür çevrelerince ihtiyacı karşılamada yetersiz kalmak, Türkçeye mal olmuş tüm kelimeleri kucaklayamamak, insanımızın birikimini tam olarak yansıtamamak, güncellemelerde geç kalmak gibi haklı gerekçelerle tenkit edilmiştir.

TDK, 11. baskısını 2011’de gerçekleştirdiği Türkçe Sözlük’ün son baskısını geçtiğimiz günlerde tamamladı. Ne var ki sözlük, daha kullanıcıların eline geçmeden eklendiği, çıkarıldığı, yazımı değiştirildiği söylenen maddeleriyle gündemin ilk sırasına oturdu. Akabinde sözlüğün satışının geçici olarak durdurulduğu, ilgili maddenin de çevrim içi güncel sözlükten çıkarıldığı görüldü. Henüz elimize almadığımız sözlük hakkında konuşmak, değerlendirme yapmak doğru olmaz. Ancak basına yansıyan misallerden sözlüğün epeyce tozuyacağı, hayli zaman konuşulacağı muhakkak.

Kuruluşundan beri özellikle sözlük ve imla bahislerinde yaptığı değişikliklerle adından sıkça söz ettiren Kurum’un, bu son hadiseden sonra nasıl bir yol izleyeceği ve açıklama yapacağı merak konusu. Bekleyip göreceğiz.