Emeğin güncel sorunlarının konuşulduğu, ev sahipliğini CHP İl Başkanı Av. İsmail Atakan Ünver’in yaptığı toplantıya Eğitim-Sen İl Temsilcisi Derya Kart, Eğitim-İş İl Temsilcisi İsa Çetin, BES İl Temsilcisi Ahmet Baştuğ, Selüloz-İş Temsilcisi Mehmet Akgül, Emekli Sen İl Temsilcisi Ahmet Tanju Kuytan, CHP il emek bürosu yöneticileri CHP İl Başkan Yardımcısı Mehmet Sait Çalışkan ve CHP Merkez İlçe Başkan Yardımcısı Mustafa Mut katıldı.

Toplantıda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri, asgari ücret, memur ve emeklilerin yılbaşı zamları ve taşeron düzenlemesi değerlendirildi. Toplantı sonrasında yapılan ortak açıklamada;

“1- Ülkemizde her gün bir başkasına şahit olduğumuz kadına yönelik şiddetin sonlandırılması için tüm tedbirler bir an önce alınmalıdır. Geçtiğimiz günlerde ilimizde yaşanan cinayeti de bu kapsamda görüyor ve kadınların bir erkek tarafından şu veya bu sebeple şiddete maruz bırakılmasını asla kabul etmiyoruz. Kadına yönelen şiddetle birlikte, 9 yaşından itibaren kız çocuklarının evlendirilmesinin veya anne olmasının ya da bu tür sapkın fikirlerin konuşulmasının önünü açacak hiçbir düşünceyi de kabul etmiyor, tümüyle reddediyoruz.

2- Önümüzdeki dönemde uygulanmak üzere belirlenen asgari ücret de maalesef ki her zaman olduğu gibi yine beklentilerin gerisinde kalmış, belirlenen rakam emekçinin alın terinin karşılığı olmamıştır.

- TÜİK’in yaptığı bir işçinin aylık yaşama maliyeti hesabına göre, 2017 yılı kasım ayında bu rakam 1.893,90 TL’dir. Belirlenen asgari ücret bunun altındadır.

- Yine sadece gıda harcamasından oluşan 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı, 1.608,13 TL’dir. Asgari ücret bunun da altındadır. Sadece gıda harcamaları baz alınarak belirlenen açlık sınırının da altında bir asgari ücret rakamının belirlenmesi, emekçinin ailesi ile birlikte açlığa terk edilmesi anlamını taşımaktadır. Bu durumda hükümet tarafından emekçiye, bırakın sosyal ve kültürel harcamalarını, giyimine, evine ve ev kirasına, çocuklarına tek bir kuruş bile ayırma şansı verilmemiştir. Bu emekçinin tamamen sefalete mahkûm edilmesi demektir.

- CHP’nin 2015 yılındaki seçim vaadi olan 1.500 TL asgari ücret rakamı karşısında AKP’nin  seçim vaadi olarak ortaya koyduğu 1.300 TL lik asgari ücretin ilk uygulandığı, 2016 yılının başındaki Dolar ve Euro’dan oluşan sepete göre oluşan 3,0824 TL’lik sepet fiyatıyla 421 birim döviz alınırken, önümüzdeki dönem için uygulanacak 1.603 TL’lik asgari ücretle sepetin bugünkü fiyatı olan 4,1698 TL ile 384 birim döviz alınabilecektir. Bu da yağmur gibi gelen zamların altında kalan asgari ücretin, sepet döviz birimi karşısında da 37 birim kayıpta olduğunu ortaya koymaktadır.

Tüm bunlar karşısında hükümet, bir kez daha emekçiyi açlığa mahkûm etmiştir. TÜİK’in belirlediği resmi rakamların bile gerisinde kalan asgari ücret, bir an evvel emekçinin ailesiyle birlikte onurlu bir yaşam sürmesine yetecek miktara yükseltilmelidir. Bu rakam da bugünün şartlarında 2.000 TL’nin altında olmamalıdır.

3- 2018 yılı başından itibaren memur ve emekli maaşlarına uygulanacak enflasyon farkı dahil %5,69 oranındaki zam da memuru ve emekliyi, enflasyon karşısında ve son aylarda yağmur gibi gelen zam furyası karşısında korumaktan uzaktır. Çift haneli, %15’ler düzeyinde açıklanan resmi enflasyon rakamlarına rağmen, mutfaktaki enflasyonun çok daha fazla olduğu hepimizin malumu. Verilen bu zamlar, memur ve emekli ailesinin ancak zorunlu masraflarını bir ölçüde karşılamaya yetebilecektir. Açıklanan zam oranlarında memurun ve emeklinin refahına yönelik herhangi bir artış bulunmamakla birlikte, açıklanan büyüme rakamlarından, örneğin 3. çeyrekteki %11’lik büyümeden de memur, emekli ve bordrolular faydalandırılmamaktadır. Memuru ve emekliyi gerçek enflasyon karşısında koruyacak ve hatta refahını artıracak şekilde zam oranlarının belirlenmesinin zorunlu olduğu günümüzde, var olduğu iddia edilen ekonomik büyümeden tüm bordrolular ve emeklilere pay verilmesi de zaruret olmuştur.

4- Milyonların yıllardır umutla beklediği, taşeron işçilere kadro konusu bir KHK ile çıkarılmıştır. Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verilmesinde, CHP’nin yıllardan bu yana sürdürdüğü mücadelenin büyük etkisi vardır. Ancak bu düzenleme eksiktir ve Anayasaya aykırı şekilde düzenlenmiştir. İşçiye müjde gibi sunulan ama aslında işçileri bölen, ayrıştıran ve haksızlık yaratan bu düzenleme ile ilgili düşüncelerimizi özetlemek gerekirse;

- OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar, sadece OHAL süresi içinde geçerlidir. Ancak taşeron işçilerle ilgili konu süreklidir. Bu düzenlemenin KHK ile değil kanunla yapılması, eksiğinin, gediğinin tartışılması ve kalıcı olarak çözüme kavuşturulması gerekmekte idi. Bu yapılmamıştır.

- Bu düzenlemenin tüm uyarılara rağmen KHK ile yapılması, işçilerin hak aramasının önüne geçmek içindir.

- Bu düzenleme yapılırken ne işçiler, ne konfederasyonlar, ne sendikalar, ne de taşeron işçi dernekleri dinlenmemiştir. Milyonları ilgilendiren bu hayati mesele, bakanlıkların kapalı kapıları ardında yazılmış ve dayatılmıştır. Bu düzenlemede işçilerin talepleri karşılanmamıştır.

 - CHP’nin ve sendikaların ortak talebi ayrımsız, şartsız kadro verilmesiydi. Ancak bu talep karşılanmadığı gibi, işçiler arasında ayrım yapılmıştır. Bazı kurumlardaki taşeron işçilere kadro hakkı verilirken bazılarına verilmemiştir. 26 özel bütçeli kuruluş ve 26 Kamu İktisadi Teşebbüsü dışarıda bırakılmıştır.

- Kadroya alınacak işçilere sınav ve güvenlik soruşturması yapılacaktır. Son dönemlerde sınav demenin, torpil demek olduğu, mülakatlarda listelerin siyasiler tarafından hazırlandığı yönündeki yaygın iddia ve kanaatler herkesin malumudur.

- Kadroya geçmek için başvuran işçilerden, hak kazandığı alacaklardan feragat etmesi istenmektedir, istenecektir. Bu emekçiye karşı düpedüz şantajdır.

- Kadroya alınacak işçilere yönelik ayrımcılık sürecek, işçiler alındıkları kurumdaki toplu sözleşmeden yararlanamayacaklar, aynı işi yapanlar arasında ücret ve hak farkları olacaktır.

- Yerel yönetimlerde çalışan yüz binlerce taşeron işçisi kadro kapsamı dışında bırakılmıştır. Yalnızca bir şirketten başka şirkete geçeceklerdir. Bu ayrım ahlaki olmadığı gibi vicdani de değildir.  

Görüldüğü gibi emek dünyası yoksulluğa, açlığa, sefalete, siyasi kayırmaya, baskıya ve suiistimale açık olmaya devam etmektedir. İktidarların emek üzerine kurduğu baskıdan kurtulmak, ancak emek dünyasının örgütlülüğü ve güç birliği yapması ile mümkün olabilecektir. Tüm emekçi ve emekçi dostlarının yeni yılını kutlar, emeğin hakkını alabildiği günlere ulaşmak dileğiyle kamuoyumuza saygılar sunarız.” denildi.