Değerli eğitimcilerin değerlerinden biri de sabırdır. Sabır değeri sözlük anlamında; azimli olma, tahammül etme, beklemeyi bilme, yani olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme anlamlarını taşımaktadır.

Bir eğitimcinin sabır değerine sahip olması öğrencilerinin gerçek potansiyellerini ortaya koymaları konusunda oldukça önemlidir. Örneğin öğrencilerinin hatalı davranışları karşısında sabır göstermeden yargılayıcı, cezalanlandırıcı, eleştirel tutumlar sergileyen eğitimci, uzun vadede büyük kayıplar yaşanmasına sebebiyet verecektir. Bu yüzden bir eğitimci öğrencisini karşısına almak yerine sabırla yaklaşarak yanına almaya çalışırsa daha doğru davranmış olacaktır. Doğrudan mesajlar yerine sabırla iletişimi etkili biçimde kurmaya çalışmak daha faydalıdır.

Sevgili Doğan Cüceloğlu’nun da belirttiği gibi eğitimcilere uyan en iyi tanım şu şekildedir.” Bir sonuç beklerken tolerans ve sükunete sahip olmak... “Çünkü eğitimci karşısındaki öğrenciyi sabırla dinlerse, öğrenci değerli olduğunu hisseder. Değerli olduğunu hisseden birey; “ben varım, ben buradayım” der ve buna yakışır davranışlar sergiler.

Atalarımız sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır, der. Evet öyledir de. Öğrencisini sabırla dinleyen, bekleyen öğretmen tünelin ucundaki ışığı yakalayıp, etrafın aydınlanmasını sağlayabilir. Güneşin batışını izlemek istiyorsak buna uygun olan vakti sabırla beklememiz gerekir. Aksi halde eşsiz manzarayı izlemenin, o vaktin gelmesini sabırla beklemekten başka bir yolu yoktur. Öğrencilerinin yıldızlar gibi parıldayıp geceyi aydınlatmasını isteyen öğretmen, gecenin gelmesini beklemelidir.

Eğitimci kişi, her öğrencinin kendine özgü bir öğrenme stili olduğunu göz önünde bulundurarak öğrencilerine yaklaşmalıdır. Öğrenme sürecinde öğrencilerin bilgiyi inceleme, saklama, hatırlama, kullanabilme bakımından farklı durumlara sahip olduğunu bilmelidir. Bu yüzden de onlara karşı öğrenme sürecinde sabırla yaklaşmalıdır. Öğrenme sürecinde öğrencilerine gereken süreyi tanımalı, sabırla beklemelidir. Öğrencilerinin düşünmelerine müsaade etmelidir. Beklenen ve zaman tanınan öğrenci rahatlar ve kendini baskı altında hissetmediği için sürece daha iyi adapte olur. Düşünebilmesi için zaman tanınan öğrenci kendini daha iyi ifade edebilir.

Eğitimci sabır değerinden uzak olursa, zaman içinde öğrencilerine de uzaklaşmış olur. Öğrencilerinin kendilerini ifade etmelerini beklemezse, onların kalplerine de ulaşamamış olur. Öğrencilerinin yanlış davranışlarında hemen tepki gösterirse ve bazen bazı doğrulara deneyimlerimizle ulaşabileceğimizi unutarak buna izin vermeden sabır göstermeyen yaklaşımlar sergilerse, öğrencilerinin doğru yolda yol almalarını da engellemiş olur.

Çocuklar hareketlidirler, istekleri çoktur ve ilgi isterler. Yaptıklarının ne gibi sonuçlar doğuracağını ön göremeyebilirler. Onlardan yetişkinler gibi düşünmelerini, davranmalarını bekleyemeyiz. İlişkilerinde öfkelerini kontrol etmekte zorlanabilirler. Kişilik özellikleri farklıdır. Aynı durum karşısında bireyler farklı tepkiler geliştirebilirler. Tüm bu farklılıklar ve özellikler karşısında; Eğitimcileri zorda bırakan, tahammül gücünü sınayan olaylar gerçekleşebilir. Bu yüzden eğitimcilerin sabır değerini, öğrencilere karşı tavır ve davranışlarında sergilemeleri kolay olmayacaktır. Bu konuda Wiet van Broeckhoven’ın güzel ve yerinde olacak sözünü aktarmak istiyorum. “Çocuklardan çok şey öğrenebilirsiniz. Örneğin sabrınızın sınırını.’’ sözüyle sabrın biz yetişkinlerde, özellikle eğitimcilerde olması gereken bir değer olduğunun önemini çok güzel bir ifadeyle vurgulamış.

Sabırlı olmak, olgunluğun zirvesine varmaktır. Sabırlı ol demek kolayken, sabırlı davranmak zordur. Zaten bu kadar kolay olmadığı için herkes iyi birer eğitimci olamıyor. Akıllarda, öğrencilerin hatıralarında sabırlı bir eğitimci sıfatıyla bulunabilmeyi ne yazık ki her eğitimci başaramayabiliyor. Gelecekteki kendimden ve bütün meslektaşlarımdan isteğim; danışanlarına ve öğrencilerine sabırla yaklaşabilmeyi başaran psikolojik danışmanlar olmayı başarabilmeleri yönündedir.

Çin bambu ağacının yetişme hikayesinden bahsederek sözlerimi bitirmek istiyorum. Çinliler bambu ağacının tohumunu eker ve her yıl düzenli olarak bakımını yaparlar. Her yıl bakımını yapmalarına rağmen ancak beşinci yılın sonunda, altı hafta içerisinde ağacın boyu 27 metreye ulaşır. Bu durumda Çin bambu ağacı 27 metrelik boya altı haftada mı yoksa beş yılda mı ulaştı?  Tabi ki beş yıl boyunca gösterilen sabrın ve emeğin sonucunda ulaştı. Günlük hayatta sık sık kullandığımız ‘‘Sabrın sonu selamettir “ sözü bu hikayeye yakışmaktadır. İçinde sabır bulunan her yol, hayra varır. Mevlana‘nın dediği gibi ‘‘Sabır, insan için bir ilaç ve huzura kavuşma yoludur.”

Teşekkür ederim.