Değerli okurlar; Psikoloji Biliminin insan yaşamını ve bunun psikolojisi üzerindeki etkilerini incelediğini biliyoruz. İnsanoğlu çok karmaşık ve çözülmesi zor bir canlıdır. Çünkü bizlerin davranışlarını ve tepkilerini etkileyen çok fazla iç ve dış etken bulunmaktadır. Bunlardan birisi de yaşam döngümüzün içerisinde bizleri etkileyen bazı sendromlardır (olumsuz dönemler, yaş aralıkları). Çoğumuz orta yaş (30’lu yaşlar) sendromunu duymuşuzdur. Şimdi Psikoloji literatüründe yerini almaya başlayan yeni bir sendrom var. O da ağırlıklı olarak 24-25’li yaşlarda ortaya çıkan ve kabaca 20’li yaş  sendromudur diye adlandırabileceğimiz bir sendromdur. Bu sendrom kısaca kişinin hayatındaki hiçbir şeyin henüz belli olmamasının getirdiği bunalım şeklinde tanımlanıyor. Şimdi gelin bu sendromun ortaya çıkmasına neden olan belirsizliğin temel sebeplerine inelim;

20’li yaş sendromu ülkemizde üniversite(lisans) eğitiminin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkmış ve şu an insanların dillerinde sürekli dolaşan ve popülaritesi gittikçe artan bir kavramdır. Bu sendromun temelinde belirsizlik ve kaygı vardır fakat bu iki durumun ortaya çıkmasındaki temel sebep hayata geç atılma durumudur. Bunu bir örnekle açıklamakta fayda var; Bundan 30 yıl önce şu an üniversiteden mezun olan öğrencilerin yaşındaki insanları düşünelim. Bu insanlar kendi hayatlarının düzenini 24-25 yaşında oturtmuş oluyorlardı. Kadın ve erkeği ayrı ayrı ele aldığımızda Erkekler askerlik görevini yapıp geliyor ve ardından geçimlerini sağlayacak meslekte çalışmaya başlıyorlardı-Kaldı ki 20’li yaşlarda iş hayatına giren bir kişi çok rahat 4 yılda, yani bir lisans diploması alma süresinde, o meslekte uzmanlaşabiliyordu-. Diğer taraftan kadınlar da ağırlıklı olarak evlilik seçeneğini tercih ederek aile evinden ayrılıp kendi yaşamlarını kuruyorlardı. Şimdiye baktığımızda gençlerin büyük bir bölümü 24 yaşında üniversiteden mezun oluyorlar ve asgari ücretle bir iş bulabilenler, çalışmaya başlıyorlar bulamayanlar ise okudukları lisan bölümü ile alakasız işlerde çalışmaya başlamak zorunda kalıyorlar(örn: marketlerde kasiyerlik). Daha sonra sırada erkekler için askerlik kızlar için evlilik gündeme geliyor. Bilin bakalım ne eksik? Evlenmek için gerekli maddi birikim.  Yani bu sendromun ortaya çıkmasına neden olan umutsuzluk ve belirsizliğin altında normalde olması ve yaşanması gereken olay ve durumların artık daha geç gerçekleşmesi durumu var.  

Neredeyse unutuyordum, tabi ki bu sendrom bize bir kıyak daha geçiyor ve biz Türk gençlerini daha fazla etkiliyor, çünkü gittikçe daha kötü hale gelen ekonomik ve sosyal çevreye sahip bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu sendromun bizlerde daha fazla görülmesine,

Birkaç örnek:

Üniversite mezunlarına verilen değer gittikçe azaldı çünkü herkes üniversite okuyabilir hale geldi.

Sizden daha kalifiyesiz kişilerin, Uzmanı olduğunuz iş sektöründe bir şekilde öyle veya böyle yer kaplamaları bir diğer madde olarak karşımıza çıkıyor

Sıfırdan hayat kurmak gittikçe güçleşti.

Bir ev kurmak ve orayı geçindirmek imkânsız hale geldi.

Şeklinde sıralayabiliriz sanırım.

Kısacası bu yıl mezun olan bir kişinin tamamen düzenini kurması 30’lu yaşlarını bulduğundan bu durumun doğal olarak psikolojik bir tepkisi de oluyor.  Toparlayacak olursak geleceğe karşı umutsuzluk, şu anından memnun olmama, geçim derdi, kişisel zevk ve enerji sağlayacak aktivitelere erişimin zorluğu ve monoton hayat bizlerin 20’li yaş sendromuna girmesine neden olmaktadır.

Peki bu sendromdan nasıl kurtuluruz?

Pozitif ve destekleyici sosyal ilişkilere sahip olmak bireylerin hayata bakış açılarının olumlu olmasına ve bu süreci en az hasarla atlatmasına yardımcı olabilmektedir.

Psikolojik destek almak önceden toplum tarafından önyargı ile karşılansa da artık normalleşmiştir. Bu yüzden bireyler ne zaman psikolojik destek almaları gerektiğinin farkına varmalıdırlar.

Lise son sınıfta iyi bir kariyer planlaması yapmak bireylerin kısa orta ve uzun vade hedeflerini belirlemeleri noktasında çok önemlidir. Çünkü her mesleğin gelişimi, etki alanı ve kazanç aralığı değişmekte ve bu meslekler her yıl kendi içinde güncellenerek ve yenilenerek değişmektedir.  Hal böyle olunca bireyler kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bir mesleğe yönlendirilmelidirler.

Üniversite döneminde kendini geliştirmek bir diğer önemli maddedir. Lisans diplomasının artık herkese verildiği bir dönemde parlamanın en önemli maddesi bireyin kendisini geliştirmesi ve eğitimini aldığı alanda tecrübe kazanmasıdır.

Her zaman yenilikçi düşünmek artık hiç olmadığı kadar önemli zira artık herkesin yapabildiği şeyler normalleşti ve insanlar farklılıklar aramakta. Örneğin yeni açılan bir restorandın her yerde bulunan bir yemeği farklı şekilde servis etme fikri oranın meşhur hale gelmesini sağlıyor kaldı ki sosyal medya algoritmaları da sizlerin kişisel hesaplarını diğerlerinden farklı ölçüde yapabildiğiniz şeyler oranında öne çıkartıyor ve keşfedilmenizi sağlıyor. Kısacası artık önemli olan şey FARKLILIK.