Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin 2009 yılından bu yana istihdamda sağladığı artışla ilgili tecrübelerini G-20 zirvesinde diğer ülkelerle paylaşacağını söyledi.Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin G-20 Dönem Başkanlığını devralmasına ilişkin düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularına cevap verdi. G-20 gündemine ilişkin 11 madde sayan Başbakan Yardımcısı Babacan, istihdam konusuna ilişkin sorulan sorulara cevap verdi.“TECRÜBELERİMİZİ DİĞER ÜLKELERLE PAYLAŞACAĞIZ”Türkiye’nin 2009’dan bu yana toplam istihdamda sağladığı artışın hem gelişen ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler arasında ilk sıralarda olduğunu belirten Babacan, “Bu tecrübelerimizi diğer ülkelerle paylaşacağız. Ülkelerin yoğun bir görüş alış verişi ile iyi uygulamaların diğer ülkelerle paylaşılmasıyla bu konuda iyi bir çalışma yapılacağına biz inanıyoruz. Güven olursa istihdam olur. Bizim 1 yıl içinde istihdam artışımız 1 milyon 200 bine yakın bir rakam. Kamu eliyle buna sağlanan 50-60 bindir. Özel sektör güvenirse işe adam alır. Türkiye’de biz bunu sağladık. Ekonomi politikalarına güveni oluşturmak istihdam oluşturmanın en sağlam yoludur” dedi.“TÜRKİYE’NİN DE BUNUN DIŞINDA KALMAMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”2009 yılından bu yana dünya ticaretinde tablonun pek iç açıcı olmadığını belirten Babacan, 2009 yılında ciddi bir daralma olduğunu ve o günden bu güne hızlı bir toparlanma olmadığına dikkat çekti. Krizden bu yana en önemli küresel gelişmelere bakıldığında bunların TTIP ve TTP denilen çalışmalar olduğunu ifade eden Babacan, “Bir tanesi Atlantik Okyanusunun iki kıyısındaki en büyük ekonomileri tek bir ticaret alanı haline getirmek, diğeri de Pasifik Okyanusunun etrafındaki ülkeleri tek bir ticaret alanı haline getirmek. Bu görüşmeler fena gitmiyor. Biraz zaman alabilir ama bizim de çok önem verdiğimiz, dünya için olumlu sonuçlar getireceğini düşündüğümüz gelişmeler bunlar. Bizim en çok vurguladığımız konu kapsayıcılık, bu yapılardan ülkeler dışlanmasın, mümkün olan çok sayıda ülke bu yapılara girsin. Örneğin TTIP için biz mutlaka ABD’nin yanında Kanada ve Meksika’nın buna dahil olmasını istiyoruz, AB’ye üye olmayan Avrupa ülkelerinin de bu yapıya girmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye’nin de bunun dışında kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Dünya Ticaret Örgütü’nün yaptığı çalışmalara baktığımızda Türkiye küçük küçük adımlar atan ülke ama her iki yönde adımlar atan bir ülke. Hem ticaretin kolaylaştırılması yönünde adımlar atıyoruz, hem de bazen de kısa süreli tedbirler getiriyoruz. Sebebi ne olursa olsun gümrük duvarlarının yükselmesi eşittir daha pahalı ve daha düşük kalitede ürünlerin iç piyasada satılması, bunun nihai sonucu bu oluyor. Bunu siyaseten söylemek pek kolay değil ama biz problemleri açıkça ortaya koymadan çözüm de üretemeyiz. Dünyada ticaretin serbestleşmesi ve kolaylaşması için özel bir çaba içinde olmamız lazım. Biz ürünlerin, insanların, hizmetlerin, enerjinin ve finansmanın serbestçe dolaşması gerektiğini düşünüyoruz. Serbestlik herkes için kazan kazan sonuçlarına meydana getirir” diye konuştu.“KAPSAYICILIK, UYGULAMA VE YATIRIMLAR BİZİM ÖZEL VURGULAMAK İSTEDİĞİMİZ KONU”Türkiye’nin G-20 zirvesinde özel bir başlık açıp açmayacağı yönündeki soruya cevap veren Babacan, “Bizim üç ‘İ’ ile özetleyebileceğimiz, İngilizce kelimelerden hareket ediyoruz, kapsayıcılık bizim özel ağırlıklı vurgulamak istediğimiz konu, uygulama ve yatırımlar… Bunlar bizim dönem başkanlığı olarak özel vurgu alanlarımız. Özellikle kapsayıcılık başlığı altında KOBİ’ler ve az gelişmiş, gelişmekte olan ve geliri düşük ülkeler. Bunlar bizim dönem başkanlığımız için yeni bakış açıları ve yeni unsurlar. G-7 çok hakimken dünya ekonomik gündemine, biz hep kendimizi dışlanmış hissediyorduk G-7’nin dışında bir ülke olarak. G-20’nin dışında da çok ülke var. O ülkelere bir dışlanmışlık hissi vermek istemiyoruz. G-20 platformunda o ülkelerinde sesinin aktarılması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde konuştu.Babacan, Azerbaycan’ın G-20 zirvesine Türkiye’nin özel davetli olarak katılacağını belirtti.