BUHARA:
Adını imam Buhari’den alan manevi şehirdeyiz.
Gelmeden önce okuduğumuz araştırmalarımızdan biraz olsun bildiğimiz bu şehire bir başka  heyecanlı giriyoruz. Çünkü, yeryüzünde tarihi eser çokluğu bakımından en zengin şehirlerden birisi burası.


Buhara’yı gezip gördükçe Cengizhan tarafından yıkılan ve talan edilen o güzelim tarihi yerler için insanın içinden şöyle demek geliyor; "Keşke Harezmi orduları Cengizhan'ın ordularına karşı direnebilselerdi de bu tarihi eserlerin tamamını şimdi görebilseydik."

Buhara‘nın bu denli dini ve kültürel bir şehir olduğunun bilinemesi içim tarihi olarak geriye gidelim. İslam dininin öğrenilmesi ve öğretilmesi için SAMANİLER, Yemen’den dört Seyit getirirler. Getirdikleri bu mübarek insanları Buhara şehrine yerleştirirler. Burada açtıkları medreselerde yeni alimler, bilim insanları yetiştirerek dünyalık ve ahiretlik bütün ilimleri öğretirler. Böylece Buhara İlim irfan ve medeniyet şehri olur.

-CHOR BAKR (Dört Bekir)
Dört kardeşler adını taşıyan muhteşem bir külliye. 1560 yılında Şeybani Hani ikinci Abdullah bu dört asil kardeşin ve ailesinin adını yaşatmak için inşa ediyor. İçerisinde bir çok hanlar, medreseler, minareler, camiler ve abdesthaneler mevcut. Gezmeye ve görmeye doyamayacağınız bir külliye.
Dünyada "Kubbet-ül İslam (İslam'ın kubbeleri)" unvanına sahip 3 şehirden biri olan Buhara, Türk-İslam medeniyetinde oldukça önemli bir yere sahip.

İMAM BUHARİ
Asıl adı Ebu Abdullah Muhammed bin İsmail, Buhara'da 21 Temmuz 810 (Hicri 194)'da doğdu. Hadis ilminde yüksek derecede olup, 300.000'den fazla hadis-i şerifi senetleriyle birlikte ezbere bilen bir âlim ve Buharalı olduğu için "Buhari" denilmiş, İmam-ı Buhari ismiyle tanınmıştır.
Gezdiğimiz gördüğümüz okuduğumuz bir çok alimin Türkistan’da ismini ya doğduğu şehirden ya da şehir, kasaba ve köyler bu velilerden alıyor.

Buhari yaklaşık 600 bin hadisin yer aldığı bir kitap yazmıştır. Kaleme aldığı "Es-Sahih" eseri, İslam dünyasında Kuran’dan sonra ikinci en önemli kitaptır.

Türbesi Semerkant'tadır ve aynı türbe içinde mezarı bulunmaktadır.

Buhârî kendisinden ilim tahsil etmek isteyen herkese bildiğini esirgemeden vermesine rağmen devlet adamlarından uzak durur, onların ayaklarına, saraylarına gitmeyi ilme saygısızlık olarak kabul eder. Kendisi bu uğurda her türlü zorluğa katlanmayı da göze alacak kadar samimidir.
Bunun üzerine vali, yakın adamlarından bazılarının Buhârî’nin Ehl-i sünnet görüşüyle bağdaşmayan fikirlere sahip olduğunu iddia etmelerini sağlamış, sonra da bu iddiaya dayanarak onu kendi memleketinden sürmüştür. Buhârî oradan Semerkant’a gitmek üzere yola çıkar, Semerkant’a 18 kilometre mesafede bulunan Hartenk kasabasındaki akrabalarını ziyaret eder. Fakat orada hastalandı ve Semerkant’a gidemeden 256 yılının Ramazan Bayramı gecesi vefat eder. Ertesi gün (1 Eylül 870 Cuma) orada toprağa verilir.
Kabri başında toplanan grubumuza o güzel sesiyle Ankara’dan Mustafa LALE kardeşimiz ruhuna Kur'an-ı Kerim okuyup dualar ediyoruz.

ÇAR MİNARE (Dört Minare)
Dünya mirasları listesinde yer alan ve yerli halk arasında Buhara’nın taç mahalli olarak anılan dört minareli bu eser gerçekten görmeye değer. 1807 yılında Türkmen bir tüccar olan Halif Niyazkul tarafından dört minareli olarak bu eser yaptırılmıştır. Rivayete göre bu Türkmen tüccarın dört kızının olduğu her bir kızı için bir minare yaptırdığı her minarenin bir kızını temsil ettiği söylenir.