Gelişi gibi kasvetliydi…

Gelişi gibi kasvetliydi okuduğum kitap; Emıly Bronte, Uğultulu Tepeler.

Kitapsever bir Adamın tavsiyesi ile almıştım. Bu kitapta bana  dair ne bulmuştu ki okumamı istemişti?

Üç kere bırakmaya yeltenmiş olsam da romanda yer alan kasvetli tepelerin uğultusunu iliklerimde hissettim. Her sayfada her karakterde öfke ve bencillik vardı. İlerleyen günlerde bu öfke ile bütünleştiğimi farkettim.

Uğultulu Tepeler bana iyi mi geliyordu, kötü mü geliyordu? Düşündüm. Bilinçaltımı açığa çıkartıyordum. İlk başlarda nefesimi kesen öfke hissi oluşsa da beni rahatlatan, zihnimin boşaldığı bir hikâyede buldum kendimi. Emıly Bronte’yi merak ettim yakın zamanda aldığım karar ile Emıly Bronte’nin hayatını konu alan sinema filmini izlemeye karar verdim.

Emıly otuz yaşlarında hayata veda eden, dünyanın en ünlü esrarengiz ve kışkırtıcı yazarlarından biri olan Emıly Bronte’nin hayat hikâyesini anlatıyor. Frances O’Connor tarafından yazılan ve yönetilen 2022 İngiliz biyografik drama filmidir. Yarı gerçek yarı kurgusal bu filmde kendimi buluyorum adeta. Emıly’de kendi karakterimden özellikler görüyorum. Bu gözlemi okuduğum hemen hemen her roman karakterinde veya sinema senaryosunda ki karakterlerde gözlemliyorum. Kendimden bir şeyler bulmak hissetmek okuduğum roman ve yazarı ile bütünleşmek izlediğim sinema filminde ki senaryoda kendimden bir duble anımsamak etkileyici geliyor.

Yalnızlığı hissediyorum her sahnede! Yalnızlığı içiyorum kadeh kadeh her sayfada! Bu bir tercih meselesi.

“Yalnız kalmaya alışmış birine, herkes fazlalık gelir.”

 Bob Marley

Bu kutsal tercih ile sayfalarda tatminlik yaşayan ruhun, zihnin serzenişi sanki bu satırlar.

Uzun zaman oldu yazamıyorum. Bu durumumu Eduarda Galeano güzel ifade ediyor;

“İçimde o kadar çok ses var ki bazen gürültüden uyuyamıyorum.”

Sessiz olalım şu sıralar, anlamsız bir kalabalıkta yitirdim cümleleri. Aynaya baktığımda bakışlarımda gördüğüm tek his öfke… Susalım lütfen.

İki yıl olmuş kalem kâğıda dökülmeyeli. Sene 2024, mevsimlerin tadı yok. Gözlerin gölgesine saklanmış gizli gamze…

Kelimeler ayaklanmış, cümleler kifayetsiz.

Kurgusal karakterlere ısmarlanmış, yarıda kalmış hikâyeler. Sonu olmayan cümleler öfkenin esaretinde!