Duru, yaptığı yazılı açıklamada, küresel ısınma sebebiyle dünya genelinde artan sıcaklıkların, kuraklığı en önemli sorun olarak ortaya çıkardığını kaydetti. Kuraklık ve hızla tükenen su kaynaklarının, tarımsal üretim üzerinde büyük baskı oluşturduğuna dikkati çeken Duru, dünyada kuraklık haritasına bakıldığında, buğday ve tahıl üretiminde riskin büyüdüğüne işaret etti. Dünyanın en büyük buğday ihracatçısı Rusya'da ihracat vergilerinin artmasının, söz konusu riskle ilgili önemli bir örnek oluşturduğunu belirten Duru, "Bu gerçekten hareketle, kuraklık sorununun her geçen yıl arttığı ülkemizde gıdamızın kıymetini daha fazla bilerek, sürdürülebilir ve doğru tarım uygulamalarına ağırlık vermemiz gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. Türkiye'de her geçen yıl artan kuraklığın, buğday verimini ortalama yüzde 30 düşürdüğüne işaret eden Duru, suyun daha verimli kullanılması için tarımda havza modeline geçişin şart olduğunu bildirdi. Coğrafi olarak hububat ve bakliyat gibi ürünlerin kolaylıkla yetiştirilebildiği bölgelerde, mısır gibi suya daha fazla ihtiyaç duyan ürünlere teşvik verilmesinin yanlışlığına dikkati çeken Duru, şunları kaydetti: "Ekim alanlarındaki artışa rağmen kuraklık ve yanlış tarım uygulamaları, buğday üretiminin geleceğini büyük tehlikeye atıyor. Türkiye'de suyu daha değerli alanlarda kullanmak için bazı ürünlerin uygun olmayan yerlerde üretmekten vazgeçmeliyiz. Örneğin 1 kilogram pamuk 12 ton su ile üretiliyor. Bu miktardaki suyla 12 ton buğday üretebiliriz. Karaman ilimizde saha verilerine baktığımızda dane mısırın oluşum sürecinde ortalama 192 saat sulama yapıldığını görüyoruz. Buğdayda ise bu süre sadece 36 saat ile sınırlı. Bu farktan da anlaşılacağı gibi özellikle yer altı sularının azalmasında yanlış ürün ekimi son derece belirleyici bir unsur."