(Semerkant'ta bulunan Tumir Han'ın heykeli.)

SEMERKANT'TA SON GÜN

24-Mayıs Altıncı gün Semerkant:

Bugünkü ilk gezimize Semerkant'ta Kâğıt fabrikası ile başlıyoruz.

Otobüsle giderken grubumuzda bir de Tayvanlı Chi lee açında bir öğrenci vardı. Çoğu kere geç kaldığı için ona yolda türkü söyleme cezası verdik. Kendi dilinden söylemiş olduğu türkü veya şarkıyı dinledikten sonra büyük alkış aldı. Ben de bu alkışlardan sonra şaka olsun diye çok güzel söyledin ama sözlerini kimse anlamadı deyince, herkes bir kahkaha attı.

Muhtarov ailesi kâğıt üretim geleneğini yaşatıyor.

Semerkanta giden herkesin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri de bu şehirdeki kâğıt fabrikası.

Semerkant'ın Konigil Mahallesi'ndeki kâğıt atölyesinde Zarif Muhtarov ve ailesi, yüzyıllar öncesinin teknikleriyle kâğıt üretim geleneğini yaşatıyor. Semerkant'ta bolca tut ağaçları var. Bu tut ağacının liflerinden kâğıdın nasıl yapıldığını gözlerimizle bu tarihi fabrikada hayretle görmüş olduk. Suya ıslatılan tut ağacının liflerinin daha sonra soyulması kaynatılması ve suyun gücüyle dövülmesiyle hamur haline gelen ağaç liflerinin kâğıt olarak karşımıza çıktığını görmüş olduk.

Gelin ve Damat:

Semerkant'ta grubumuz, yeni evlenecek olan bir çift gelin ve damada rastlıyoruz. Gelin ve damadı tebrik ettikten sonra tüm ekip arkadaşlarımız onlara aynı ülkemizde olduğu gibi takılarını takıyor. Bu olaya çok sevinen ve aynı zamanda çok şaşıran gelinle damat bizlere teşekkür ediyor. Türkiye’de yeni evlenecek bütün çiftlere de mutluluklar diliyor. Yanımda bulunan küçük Türk bayrağını da onlara hediye ediyorum. Sevinçleri mutlulukları bir kar daha aryan çiftin bu bayrağı ölünceye kadar evimizin bir köşesinde saklayacağız demeleri bizi de mutlu ediyor.

BİBİ HATUN MEDRESESİ:

Türk İslam dünyasında bu medrese en büyük ve yüksek kubbeye sahiptir. Rivayete göre gökte kubbe olmasaydı onun yerine bu muhteşem kubbe olurdu diye bir söz söylene gelmiş.

Bibi Hanım Camii, 15. yüzyılda İslam dünyasındaki en büyük camilerden biridir. Cami, 1399-1405 yıllarda Timur'un emriyle onun eşi Bibi Hanım (Saraymulk Hanım) adına inşa edilmiş ve inşaatıyla Timur bizzat ilgilenmiştir. Hatta Timur’un bir ara sefere çıktığı dönüşünde girişteki yapının şeklini mimarisini ve engin oluşunu beğenmeyip yıktırıp yeniden yaptırdığıdır.