İ/Kinci Yüzümüz…

Hadi inkâr etmeyin…
Hayır, ben netim şeffafım diyen gördüm de olan görmedim. Hepimiz ikiyüzlüyüz aslında.
Çantamıza uygun ayakkabı, cüzdanımızla takım kemer gibi karşımızdaki insana uyumlu yüzümüzle çıkıyoruz meydanlara…
Bakmayın benim ‘ikiyüzlüyüz’ dediğime, yüzümüzün sayısını bizde bilmiyoruz çoğu zaman…
Girdiğimiz ortamlara, konuştuğumuz insanlara göre değişiyor yüzlerimiz.
Mesela sırf kendimize düşman kazanmamak için yüzüne güldüğümüz insanlar var. 
Makamına saygı duyup önünde ceketimizi iliklemek zorunda kaldığımız insanlar… Servetine kapılıp gölgesinde hizaya durduğumuz…
İçimizde şimşekler çaktıran insanlar varda biz dışarıda kırkikindi yağmurları edasında yağıyoruz üzerlerine.
Oysa fırsatını bulsak yağmak yerine iki kaşık suda boğuveririz onları.
Çoğu zaman kalbi kırık bir şekilde bakıyoruz dünyaya ama acımız anlaşılmasın diye sahte gülücükler savuruyoruz insanlara.
Kalbimizin kırıkları içimize battıkça sivriliyoruz.
Bizde biliyoruz en çok da bu acıtıyor canımızı; ama yapamıyoruz içimizi saklamaya çalışırken yüzümüz ele veriyor bizi.
Yavaş yavaş içtenliğimizi kaybediyoruz, gülüşlerimizi, tatlı dilimizi… En sonda insanlığımızı!
Yüzümüzü değiştire değiştire kirletiyoruz.
Değişiyoruz!
Kalbimizin bir köşesinde biriktiriyoruz yüzümüzün ‘’kir’’lerini, çoğalıp ‘’kin’’ oluyor onlar sonra… 
Bir bakıyoruz sonra bütün hayata ve bütün insanlara sakladığımız i/kinci yüzümüz çıkıveriyor ortaya.
Ve aslında akşam başımızı yastığa koyup vicdanımızı dinlemeye başladığımızda başlıyor asıl mücadele.
Hep haklı çıkarmaya çalışsak da kendimizi, vicdan muhasebelerinde sınıfta kalıyoruz.
Biliyoruz ki çok zordur ikiyüzlü olmak. İçimizdeki kini sahte gülücükler ardına gizlemek yani… Gözümüzde beş kuruş değeri olmayan insanın gözünün içine bakmak zorunda kalmak. Gülerken ağlamak aslında ağlanacak halimize gülmek…
Kalbimizi karartıyor, dilimizi dolandırıyor içimizde biriktirdiklerimiz. Sonra kolay kolay güvenemiyoruz insanlara. Malum kendimizden biliyoruz!
ALLAH hepimizi iki yüzlü insanlardan korusun :)