Umut oldun mu hiç kimsesizlere,  evsizlere, barksızlara veya umutsuzlara. Varlığına bir anlam da bu açıdan kattın mı hiç. Sen yokken yokluğunu hissedecek bir gönül, uzatmadığında tutunamayacak bir el bıraktın mı gittiğinde geride. Veya adını bilmediklerinden adın bilinmeden dualar aldığın oldu mu acaba.  Dipsiz kuyulardan su çıkarılırken bir elde sen attın mı kovanın bağlı olduğu ipe,  annesizliğe mi çaresizliğe mi üzüleceğini bilemeyen yetimlerin başını okşayacak ellere el verdin mi ey gönül.

Ütülü elbiselerin kırışmasından imtina eden nefis, elbisesizler beğenmediğin elbiselerine talip. Yüzlerde tanıdık simalar arayan gözler sen tanıdık olmasan da bir tebessüme hasret. 

Peygamber sevdalısı, cennete talip nefis; şimdi Medine’li efendilerimizden aldığım edeple davranma vakti. Şimdi bütün varlıklarını ve sevdiklerini bırakıp gelen  “din kardeşlerimize”  en samimi hal ile ve sadece Allah (cc) rızası için “ensar” olma vakti. Şimdi evlerimizi, eşyalarımızı, topraklarımızı belki bölmeye ikna edemeyiz nefsimizi ama en azından gönlümüzden muhabbet için bir parça yer verebiliriz onlara. 

Hor görme mecburi hicrete tabi kalmış kardeşlerini, gelmek daha kolay zannetme.  Dedelerimiz giderken Avrupa’lara nasıl zorlandı ise unutma ki gelenlerde en az o kadar zorlanmıştır.

Şimdi arifesinde bir bayramın gönüller neşelenmeye hazır.  Çocuklar yeni elbiselere, oyuncaklara talip. Dedeler gözleri yollarda elleri öpülmeye hasret.  Ve hepsi bir bayramı arzula, özlemle beklemekte.

Dünyada boynu bükük bütün Müslümanların mutlu geçireceği bir bayram duasıyla Kurban Bayramınız mübarek olsun.