Yaradan, insanları yaratılış itibarı ile birbirlerinden farklı yaratmıştır. bu nedenle; kuvvet, cesaret, mukavemet ve idare kabiliyeti gibi meziyetlerle kadından farklı olarak fıtri bir üstünlüğe sahiptir erkek.
Nisâ Sûresi- 34.ayet-i kerimede; ''Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler'' buyurulmaktadır. Bu hâkimiyet tahakkümle değil, Allah'ın kendisine bir emaneti olduğunu düşünerek ona sadakat, nezaket ve muhabbetle muamele etmektir.
Ancak, yaşam şartlarının ve ekonomik koşulların zorluğu karşısında kadında artık bu devirde kuvvet, mukavemet ve idare kabiliyetini sırtlanmak zorunda kalmıştır. Böylede olunca bu vasıflara sahip erkeğin yükü hafiflemiş, ortak hayallere ve paylaşımlara katılmaktan kaçınır hale gelmiştir. İşte bu durumda 'Güçlü Kadınlar' tanımıyla bir kadın grubu ortaya çıkmıştır.
Kadının ailenin, aile devletin orta direğidir. Kadın ve aile toplumun özüdür, her zaman muhteremdir, korunmalıdır. Kadın, geleceğin neslini yetiştiren bir anne, öğretmen. Ailesinde düzeni sağlayan, sevgi, saygı, şefkat donanımlı, yadsınamayacak ve göz ardı edilemeyecek bir insan faktörüdür.
Daha temiz bir toplum ve gelecek nesil için, bizi doğuran ve büyüten o kadınlar için, Peygamber Efendimizin ''Cennet anaların ayaklarının altındadır'' sözü ile kıymet biçemediği o kadınlara yapılan şiddete HAYIR denmeli.
Sorunun çözümü sistemin kendisini yenilemesidir. Dine, akla, vicdana aykırı uygulamalara da ''HAYIR'' denmelidir.
Cennet'i annelerin ayakları altına seren bir kadın anlayışına, ilahi kitaplar içinde kadınlığı bütün Müslümanlara ve insanlara korunacak bir değer olarak tanıtan Kur'an anlayışına, Müslümanlığımızın ve insanlığımızın ulaşması çözüm arayışlarının esası olmalıdır.
HİÇ BİR KADININ DÜNYASINDA HÜZÜN VE GÖZYAŞI OLMASIN, YÜREĞİNE HEP GÜNEŞ AKSIN...
                                                                                                                                                                            Şeyma Hacer YEŞİLDAL