Vatan toprağı kutsaldır, kaderine terk edilemez
Mustafa Kemal ATATÜRK
Merhaba doğa gönüllüleri,
Son okuduğum “Dünya” isimli kitapta bir konu ilgimi çekti ve araştırma gereği duydum. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.


Dünya sağlık örgütünün yapmış olduğu bir araştırmada sağlıklı bir toplum için kişi başına en az 9 metrekare yeşil alan düşmesi önerilmektedir. Konuyu araştırmaya başladım. Elimdeki kaynakları inceledim. İnternetten araştırırken bu konuda derinlemesine araştırma yapan Prof. Dr. İbrahim TURNA’nın  “Kent Ormancılığı” sunusunu inceledim. Tabi ki durum pek iç açıcı değil. Prof. Dr. İbrahim TURNA aynen şöyle yazıyor. “Sanayi toplumuna geçiş sürecini yaşayan ülkemizde hızlı kentleşmenin sonucu çevre kirliliği artmakta, kişi başına düşen yeşil alan miktarı azalmakta, yeşile özlem artmaktadır. Bu durum her geçen gün artarak devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen yeşil alan miktarı 25–30 m2 iken bu değer ülkemiz kentlerinde ortalama 1–9 m2 arasında değişmektedir. “
Uydu görüntülerinden önce Karaman’ı sonra diğer illerimizi inceledim. Avrupa’nın birçok ilini inceledim. Lütfen siz de inceleyin. Bükreş’e hayran kaldım. Mutlaka uydu görüntüsüne bakın.
Peygamber Efendimiz bir hadisinde "Kıyamet koparken sizden birinin elinde bir hurma dalı bulunur da, kıyamet kopmadan dikmeye gücü yeterse mutlaka onu diksin, bırakmasın.". (İbn Hanbel, III, 184, 191) diyerek ağacın önemini anlatırken neden bizim illerimiz de Bükreş gibi olmasın. Şuna üzülüyorum dikmiyoruz ama kesiyoruz.
Molla Fenari Caddesinden aşağı doğru gidiyordum. Kaldırımdaki ağacın biri dikkatimi çekti. Ağacın dalları gövdeden kesilmiş. Hiç dal yok. Adam dükkânının levhasını kapatıyor diye dallarını kesmiş. Kaldırımdaki ağaç Karaman halkının bunu kesmeye hakkı var mı? Kıyamet kopuyorken bile dikmemiz gereken ağacı kesiyoruz. Bunu anlamak algılamak mümkün değil.
Başlığa “SON SÖZÜ DOĞA SÖYLER” yazdım. Evet son sözü doğa söylüyor da biz görmüyoruz. Ya da görmezden geliyoruz. 13 Temmuz 1995 tarihinde 74 kişinin öldüğü, 209 evin kullanılamaz hale geldiği sel felaketi en çarpıcı örneklerden biri incelemenizi dilerim. Prof. Dr. Kadıoğlu “Seller dahil olmak üzere 1990-2000 arasında meydana gelen doğal afetlerin sayısının, 1900-1940 yıllarında meydana gelenlerden 7 kat daha fazladır.” diyor. Acaba neden? 1940 yılındaki ormanlarımızın, meralarımızın ne kadarı kaldı. Toprağın üzerinde ot yoksa, ağaç yoksa sel kaçınılmaz sonuçtur.
Sağlıklı olmamız için kişi başıma 9 metrekare yeşil alana gereksinimimiz var. Bizler doğanın son sözü söylemesine fırsat vermeden önlemimizi alalım.
Unutmayalım ki; DOĞA insanın bir parçası değil, İNSAN doğanın bir parçasıdır.
Sevgiyle kalın
Bayram VANLI
Karaman Minik TEMA Sorumlusu