12 Ağustos da Dinek Köyü Muhtarımızın sünnet düğününde, hiç silah sıkılmadı. Demek ki silah atmadan da düğünlerimiz gayet güzel oluyormuş. Aynı günün gündüzü Merkeze bağlı bir   köyümüzdeki bir düğüne katıldım  ortalık savaş alanı gibiydi, üstelik çocukların dahi elinde silah vardı ve bilinçsizce kullanılıyordu.  Çocukların eline silah vermeyelim, lütfen düğünlerimiz yas evi olmasın…  Kamu spotumuzu yaptık artık asıl konumuza dönelim. Her zaman Karamanın 70 bin ereninden ilham alırken, bu sefer ilham muhtarımızın sünnet düğününde karşılaştığım aynı zamanda köylümüz olan Mevlit ÇİFTÇİ kardeşimizden geldi. Mevlet ÇİFTÇİ kardeşimiz Hollanda da yaşayan bir gurbetçimiz, Sünnet düğünü günü özlem ve hasretlik duyduğu köyüne gelmiş ve hoş geldin diyerek kucaklaştık bağrımıza bastık. Köylümüz arkadaşımız o kucaklamada hemen gözlerimiz sulandı. Mevlit hemen İsmet yazılarını takip ediyor ve Karamanı bütün dünyaya tanıttığın için seni takdir ediyorum dedi ve akabinde eleştirilerini de sıraladı. Bu tanıtım faaliyetlerinizi niçin bir ileri aşamaya taşımıyorsunuz, başka ne gibi çalışmalarınız var, vb…gibi, hemen arkasından da ismet neden bizim eski köy odalarımız hakkında yazı yazmıyorsun, köy odalarımız niye aktif hale getirilmiyor diyerek eleştirdi, bu eleştiriylede  bana ilhamı da göndermiş oldu. Gerçekten haklıydı, köy odalarımızdan konuşmaya sohbet etmeye başladık. Duygu seli tavan yaptı, adeta o güzel günlere geri döndük, gözlerimiz sulandı.

Köy Odaları; şimdilerde yok olmak üzere olan köy odalarımız her köyde en az iki üç tane olan bir göz aralık ve bir odadan oluşan, köye gelen misafirlerin ağırlandığı, köye göreve gelen kamu çalışanlarının yemek yediği, köy ihtiyar heyetinin toplantı yaptığı, komşuların anlaşmazlıkların çözüldüğü, dini bayramlarda komşuların bayram namazından sonra toplanıp yemek yediği bayramlaştığı alanlardır. Özellikle çocukken aklımızda kalan  bayram namazından sonra eve gelir annelerimizin bir siniye hazırladığı çeşit çeşit bayram yemeklerini odaya götürürdük. O güzel yemekleri yer, arkasından bayramlaşma yapılırdı. Büyükler adeta bir ağa gibi baş köşeye minderlere kurulur, gençlerde hizmet ederdi. Herkesin birbirine saygı duyduğu, hoş bir ortam oluşurdu. Bayram süresince odalarımız açık olur, genelde o civarın en yaşlısı odayı bekler, bayramlaşmaları  kabul ederdi.

İşte bu ortamın tekrar oluşturulması ve köy odalarımızın aktifleşmesini gurbetçi arkadaşımız özellikle vurguladı ve “İsmet lütfen bunu yaz ve odalarımızı ayağa dikin” diyerek tebessüm etti. Haklıydı arkadaşımız, o ruhu yeniden yakalamamız için  köye gecede, karda kışta yolda kalanları misafir edebilmemiz için ve diğer etkinlikler için odalarımız yeniden işlevsel hale getirilmeli. Bu konuda projeler yapılmalı, sembolik de olsa her köyde en az bir oda aktif hale getirilmeli. Muhtarlarımız bu konuyu ivedilikle gündeme getirmeli ve gerekli adımları atmalı diye düşünüyorum.

İkinci bir kamu spotunu da hemen ekleyim. Binlerce kilometreden gelen gurbetçilerimize kucak açalım, onlara sahip çıkalım. Onlar bizler için, bu toprakların kokusunu almak için maddi ve manevi engelleri aşıp geliyorlar. Ekonomimize her biri en az, bin euro harcayarak katkıda bulunuyorlar. Karamanda gurbetçilerden istifade etmeyen kişi sayısı parmakla gösterilir, öyle yada böyle hepimiz faydalarını görüyoruz. Yeni yetişen gurbetçi nesili de Karamana bağlamak için eğlence mekanlarına çok iş düşüyor. Bu gençlerimizi, bir sonraki sene Karamana gidelim dedirtelim. Yaşadıkları ülkenin kültüründen dolayı geldikleri bir aylık izinde, tepkiler gösterenler var. Lütfen anlayışlı olalım, çünkü onlar bizim bu toprakların evlatları, ekmek parası kazındıkları ülkede de gurbetçiler, bir aylık izine geldikleri memleketlerinde de gurbetçiler. Haydin, bu yazımızdan sonra her bir gurbetçimizi kucaklayalım, sohbet edelim, onları ağırlayalım ve hoş görü gösterelim.