Farkında mısınız bilmiyorum ama bu şehirde Karaman’ı marka yapabilmek için canını dişine takarak koşturanlar var. Hem de neredeyse yedi gün yirmi dört saat. Kim ya da kimler olduğunu yazıyı okuduğunuzda tek tek öğrenmiş olacak hatta ve hatta hafta sonu tanışmış olacaksınız. Biz zaten biliyoruz birader bisküvi fabrikaları dediğinizi duyar gibiyim. Bisküvi fabrikalarının, üniversitenin ve dahi dalından kopartılan elmaları pestile dönüştürenlerin ve daha kimlerin kimlerin hakkını yemeyelim ama benim kastım başka, bambaşka. En güzeli konuya değişik bir yeden giriş yapayım. Diğer illerde yaşayanların, neredeyse otuz yılı aşkındır il olan bir şehri hâlâ Konya Karaman diye nitelendiriyor olması ne garip. Peki, neden hiç düşündünüz mü? Dahası ilçe hatta semt ya da mahalle olmalarına karşın birçok yeni yetişkinin Akçaabat’ı, Akhisar’ı, Karşıyaka’yı, Alanya’yı ve Karagümrük’ü il zannediyor oluşu da bir o kadar garip aslında.

Gerçek şu ki görselliğin hiç olmadığı kadar ön planda olduğu milenyum çağında tanınır olmak ancak ve ancak popüler kültüre uygun marka ve modellemelerle mümkün. Ortaya koyduğunuz her neyse televizyon ekranlarında, sosyal medyada, reklamlarda, yolda, sokakta ve dahi birçok mecrada görülen, duyulan kullanılan, yenilen, içilen kısacası bilinen bir şey olmak zorunda. Elbette milyonlarca ürünün tanınmak için yarıştığı ekranlarda boy göstermek kolay olmasa gerek. Fakat ne yapıp edip ya bunu başarabilmenin heyecanıyla çalışmalı ya da bu heyecanı yaşayanlara destek olunmalı. Olunmalı ki bir gün bir yerlerde Karaman ismi hem ülkemizde hem de beynelmilel arenada hak ettiği şekilde anılsın. Tamam da sen bizi kiminle tanıştıracaksın arkadaş. Sadede gel!

Sizi, Karaman’ı bir zaman sonra ulusal hatta bir gün belki de uluslararası platformlarda görünür tanınır hale getirmek için, Karaman aşkıyla gece gündüz koşturan Mehmet Ali Han ve Süleyman Han’la tanıştıracağım. Sonra marka olabilmenin künhüne vakıf olmuş bir zeka ile yeniden inşa edilerek emin adımlarla ilerleyen Karaman Futbol Kulübünü şampiyon yapabilmek için var güçleriyle çalışan ekiple tanıştıracağım. Takımı dört haftada attığı on iki golle dörtte dört yapan Zafer Hızarcı hoca ile tanıştıracağım. Her geçen oynadıkları oyunun üzerine koyarak ilerleyen Karaman Futbol Takımının bir birinden değerli futbolcuları ile tanıştıracağım.

Kalesinde devleşen Kaleci Mertcan Dağlı’yı, hemen onun önünde güçlü fiziği ve uzun boyuyla Fransa Milli takımın stoperi Raphael Varane’i anımsatan Orhan Nahırcı’yı ve atletik yapılarıyla defansta geçit vermeyen İlyas Ural’ı, Samet Dağlı’yı ve geri dörtlünün vazgeçilmezi Abdulsamet Kırım’ı nasıl tanımazsınız. Hele hele ileride basmak denilen mahareti ziyadesiyle icra etmekle kalmayıp orta sahada doksan dakika mekik dokuyan Ali Kemal Başaran’ı, Ensar Kemaloğlu’nu ve de Kadir Bakırtaş’ı gelin bir izleyin derim. Sağ kanatta basmadık yer bırakmayan Ahmet Teker’i de elbette canlı canlı izlemek gerek. İki futbolcu daha var ki  Mertcan ve Orhan gibi İlk on birin adeta kadrolu işçileri sayılan Akın ve Umut’a ayrı birer parantez açmak istiyorum. Takımda süper lig ekiplerinde oynatsanız sırıtmaz denilebilecek kalite de dört beş oyuncu varsa, kanaatimce bunların başında Umut ve Akın gelir. Sol ayağını ustaca kullanan Kaptan Akın Akman eğer gününde olursa tam bir resital sunar ki bunu maçın bazı bölümlerinde ara ara sergilemekte zaten. Ve Umut Dilek... Fuleli koşuları ve sık sık yaptığı driplingleriyle Milli Takımın emektar golcüsü Burak Yılmaz’ı, savunma oyunlarını rahatsız eden presiyle Cenk Tosun’u anımsatan Umut Dilek; ceza sahası içerisindeki son vuruşları ve bitiriciliğiyle de Feyyaz Uçar’ı hatırlatır hep. Elbette ki tanıştıracağım daha çok oyuncu var takımda. Ama siz ilk on biri bile tanısanız kâfi.

Karaman’ı bir üst lige çıkartıp adından söz ettirmek isteyen bu çocuklar ki bu hafta son derece zorlu bir maça çıkacaklar. Flaş transferleriyle grubun diğer favorisi olan ve puan tabelasında hemen arkalarında ikinci sırada yer alan Armoni Alanya Kestelspor ile kozlarını paylaşacaklar. 2 Ekim Pazar günü saat 15.00’de oynanacak maçta ben Karamanlıyım diyen herkes statta yerini almalı. Sezonun en heyecanlı müsabakası olacağa da benziyor. Takımın neredeyse tüm maçlarını izlemiş biri olarak Zafer Hocam’ın talebelerine inanıyor ve güveniyorum. Eğer ki diğer maçlarda olduğu gibi topu tutabilir ve dikine gidebilirlerse bu maçı da kotaracaklardır. Hele hele arkadaşlarına alan açan Umut ve Akın’ın düşürdüğü toplar ceza sahası dışından şut çekilirse golü bulmak çok zor olmayacaktır inşallah. Beri yanda skor ne olursa olsun ne yapıp edip defansta az adamla yakalanmamak lazım. Kestel’in ileri uç elamanları kalburüstü oyuncular çünkü.

Gelelim klişeleşen ama sahada top oynamak kadar önem arz eden gerçeğe. Futbolun seyirlik bir şov oyunu olduğu ve takımın ancak seyirci varsa oynayacağı gerçeğine. Pazar günü öğleden sonrasına kimseye söz vermeyin. İsim isim size saydığım bu çocukları yalnız bırakmayın. Emin olun onları tanımaktan, onlarla doksan dakika Karaman için heyecan yaşamaktan sizler de büyük keyif alacaksınız. Haydi, Karaman maça! Haydi çocuklar, Pazar günü hınca hınç dolacak olan tribünlere karşı oynayıp beşte beş yapmaya! Ne diyelim, tabi ki inşallah diyelim. Son düdük çaldığında soyunma odasına üç puan alarak giren bir Karaman görmek dileğiyle.