Hani derler ya taşı toprağı altın diye! İşte bizimde mübarek ilimizin her karış taşı toprağında bir peygamber, bir evliya, bir ermiş, bir Allah dostu, bir ilim erbabı, bir mütefekkir ve bir derviş yatmaktadır. Yani, taşımız toprağımız altından daha kıymetlidir. Şimdi anlıyorum ki ben bu yola, 70 bin erenle boşu boşuna çıkmamışım.  Mübarek üç aylar hürmetine Karaman ilimizin tanıtımı için, ilimizde geçmişten bu güne, gelmiş geçmiş yaşamış erenlerimizi tanıtmaya bu günde Garip dedemizle devam ediyoruz. Karaman’ın bağrından çıkan Karamanlı ermiş olan Garip dedemizi tanıyalım.

Garip Dede, daha bir yaşındayken evlerinde çıkan bir yangında annesini ve babasını kaybederek öksüz ve yetim kalmış, nalbantçı olan amcasının yanında büyümüş ve yetişmiştir. Yetim ve öksüz olması daha çocukluk çağında ona Garip lakabının takılmasına sebep olmuştur. Lakabı olmuştu ismi, garip gel garip git… Amcası onu Larende’deki somuncunun yanına verir ve eti senin kemiği benim der. Garip emeğini hiç esirgemeyerek somuncu esnafına hizmet eder. Bu arada da fırıncılığı dört dörtlük öğrenmiştir. Ustasının yanında işi öğrenen Garip, işin hile kısmını da öğrenmiş ve ustasının yaptığı ekmeklerde hile yaptığını görmüş, ustasını uyarmış fakat bir araba dayak yemişti. Bunu da ahaliye elinden geldiğince anlatmıştı. Buna daha da kızan fırıncı Garibi kovmuş ve elinden gelen kötülüğü yapmıştı. Larende de bulunan bir dergah bu durumu görerek Garibe sahip çıkmış ve dergahlarına almıştır. Bir süre eğitim alan Garibi yine kendisi gibi yetim ve öksüz olan bir kızla evlendirirler.  Bir süre sonra Şeyhi,  kendisine bir fırın açacaklarını karşılığında dergahın somun ihtiyacını karşılamasını söylerler. Garip şeyhin bu isteğine çok memnun olur ve kabul eder. Dürüstlüğüyle kısa sürede Larende de ün salan Garibi diğer somuncular çekemez ve hasetlik düşünürler. Karşılarında yetim ve öksüz bir garip var kendileri ise nüfuzlu insanlardır. İçlerini adeta kurt kemirir. Akıllarına bir plan gelir ve uygularlar. Garibin kullandığı undan ve somunu yapış özelliğinden, somun yaparak, sanki Garibin fırınından çıkmış gibi halka dağıtırlar, ayrıca bu somunun Larende’nin yöneticilerine ve kadısına da ulaştırırlar. Yaptıkları somun hem gramajı eksiktir hem de içinden farklı maddeler çıkmaktadır. Bunu gören vezir ve kadı hazretleri Garibe idam cezası verir ve uygularlar. Garip idam edilmiştir artık. Kendisi gibi eşi de yetim ve öksüz olan garibin iki çocuğu da yetim kalmıştır artık. Hem de alınlarında kara bir lekeyle…

Kısa bir süre sonra Garibe iftira atanların başına felaketler gelmeye başlar, rahat uyku uyuyamazlar, kabuslar görürler. Öyle bir bunalıma düşerler ki koşa koşa giderek vezire ve kadı hazretlerine durumu anlatırlar.  Garibe tuzak kurduklarını ve iftira attıkların itiraf ederler. Kadı hazretleri hüküm vererek bu zatların bütün mal varlıklarına el koyarak garibin ailesine aktarır. Bu kişilerinde kafasını vurdurur.

Garip olmuştur artık bir Garip dede, mezarının üzerine türbe yapılır. Ailesi tarafından ve Larende’nin zenginleri tarafından Ramazan Ayında her akşam burada iftar verirlerdi. Sıtma ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanan çocuklar buraya getirilir adaklar adanır dualar edilir ve hasta çocuklar buradan şifa bularak ayrılırlardı. Yılın diğer günlerinde ise burada devamlı bir çorba kazanı kaynardı. Gelen hastalar bu çorbadan içerek şifa bulurdu. Garip dedenin yetim ve öksüz olması ve dergahta dini eğitim alması, aynı zamanda dürüst bir insan olması onu bu mertebeye taşımıştı. Allah’ım böyle mübarek insanların yüzü suyu hürmetine bizleri bağışlasın affetsin, birliğimiz dirliğimizi bozmasın, vatanımızı devletimizi şer odaklarından korusun… Garip dedenin kaybolan türbesi ve mezarı bir rivayete göre Karaman Kalesi iç kapısının yanında, diğer bir rivayete göre Hacı Celal Mahallesinde Kemal Kaynaş Caddesinde ara sokakta, bir evin bahçesinde bulunmaktadır. Allah rızası için; içinde bulunduğumuz şu mübarek Ramazan Ayı hürmetine Garip Dedenin  ruhuna üç Fatiha-ı Şerif ve üç ihlas okuyup hediye edelim (Amin). Karaman ilimizde gezerken bastığımız her karış toprakta, 70 bin erenden birisinin olduğunu düşünerek yürüyelim ve Fatihalarımızı, ihlaslarımızı okuyalım inşallah…

Garip dedenin vesilesiyle tüm okuyucularımızın Mübarek Ramazan Ayını kutlar hayırlara vesile gelmesini dilerim.