Durup dururken  o çok sevdiğiniz cep telefonunuza bir mesaj gelse  ve mesajda aynen şöyle bir davetle karşılaşsanız.“Değerli falan, sahip olduğunuz ama sizi ve tüm ailenizi saran o renkli dünya hayatından ötürü çevrenizden bir türlü koparıp alamadığınız çocuğunuzun ahlakından, edebinden, sürekli internetle meşgul  olduğun  vs. vs.  muzdarip misiniz? Allah var problem yok. Gönderin bize bir kuruş ücret almadan biz ilgilenelim.” AGD

            Evet AGD, yani  Anadolu Gençlik Derneği. 
            Kırk yıldır bu topraklarda hep yeni bir medeniyet hayali kuran ve Leylası daha yaşanabilir bir Türkiye olan Mecnunların gönüllerinde neşvü nema bulan bir güzellik hareketi. İçsen bu sudan bir daha susamazsın. Öyle bir hal gelir, artık konuşmazsın susamazsın dedirten tılsımlı bir şerbettir Anadolu Gençlik Derneği. Tabelaları Türkiye’nin seksen bir ilinde olduklarını gösteriyor olsa da, onlar  gece gündüz demeden başta  ümmetin bütün yetimleri olmak üzere mazlum milletlere kol kanat germe gayretinde olan mutena bir gençlik organizasyonu.

          Çanakkale ruhunu her daim yaşayan ve yaşatan. Sarıkamış destanını kaldığı yerden yazmaya ant içmiş bir gençlik özlemiyle yatıp kalkan ve bütün noksanlıklara rağmen ülkesinin kadim değerlerini gelecek kuşaklara aktarma  derdiyle dertlenen yürekli bir nesil. Attıkları her adımı Allah rızası için atan ve her gece karanlığın aydınlığa gebe olacağı o güzel günlerin hayaliyle yaşayan bir nesil. Yalan dünyanın olanca şaşası çepe çevre sarsa da etraflarını; gönüllerinde hep  kanlı bir gömlekle Rablerinin huzuruna varabilmek özlemi yatan bir nesil.

            Hele ki Karaman’da. Her karışı mümbit bu topraklarda onlarca dili yaşamış ve yaşatmış ama ceddinin tarihine düşmesi gereken notu Türkçe düşmüş  evlatların sevgi otağında. Her bir cümlesi berceste olmuş Yunus’un gönül ocağında. Yaratandan dolayı yaratılana ve yaratılmışların en güzeli Peygamberine muhabbet beslediği günden beri cismine; Yaratanına kavuştuğu günden beri de aşkı hürmetine aşıkların türbesine dolup taşar olduğu Mevlana’nın ana kucağında. 
Demedi demeyin.

             Sözüm meclisten dışarı. Dünya denen sui mekana kulluk için geldiğimizi her geçen gün unuttuğumuz şu günlerde, her gün başka bir bahane ile ilgilenmeyi unuttuklarımız sadece akvaryumdaki balıklarımız ya da  kafeste ki kuşumuz değil. Mevla’nın bize en güzel nimeti çocuklarımız. İşimiz, telaşemiz uğruna televizyonunun ve sosyal medya denen zehrin kucağına itiverdiğimiz evlatlarımız. En çok neti yapan benim çocuğum olsun bencilliğinden ötürü test kitaplarının arasında mutsuzluğa terk ettiğimiz canlarımız.

             Uzun lafın kısası. Her şeyi ile kendisini şuurlu bir gençliğe adamış Anadolu Gençlik Derneği, ilkokuldan üniversiteye kadar, yaşı ve cinsiyeti fark etmeksizin bütün çocuklarımıza sinesini açmışken -hem de bir kuruş ücret almadan- hâlâ neyi beklersin ki ey güzel insan. Davet onlardan davete icabet etmeyi sünnet bilip icabet etmek de ;  eyvallah deyip kulak arkası ettiklerinize bir yenisini daha ekleyip, sonrasında eyvah demek de size kalmış. Benden söylemesi.

        Ha! Unutmadan. Nerede bu Anadolu Gençlik Derneği diye merak ettiyseniz söyleyeyim. Diş hastanesinin önünden geçmek için, dişlerinizden şikayetçi olana dek beklemez de öylesine bir geçiverirseniz, dernek binası çölde bir vaha misali çıkacaktır karşınıza. Doğru ya. Hava çok soğuk, kar, kış, kıyamet. Hele bir ısınsın havalar, o zaman düşünürüz değil mi. Ne demiş şair;
        Sen ki ne bitmek tükenmek bilmezmiş, hele sürekli işindesin.
        Ölüm var belki de bir saniye sonra; sen hala neyin peşindesin.
       Allaha emanet olun.