Dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 salgını, yaklaşık 12 gün önce Türkiye’de de görüldü. Aslında, başta Sağlık Bakanımızın ve yetkililerin söylediğine göre, bu hastalığın Türkiye’ye gelmemesi de imkânsızdı. Fakat daha hastalık ülkemize gelmeden, maske ve eldiven satışları deyim yerindeyse patladı, her gün her an bu salgını konuşur hale geldik.

Hastalığın ülkemizde görüldüğü andan itibaren ise, kolonyaya talep arttı, birçok ilimizde market rafları boş kaldı. İnsanları paniğe iten, sürekli bu hastalığı düşündüren şey neydi? Cevap aslında basit. Kaygı. Fakat belli bir miktarda kaygı, insanları ayakta tutup, yaşam için bir enerji sağlarken, aynı şekilde fazlası da bize zarar verebilir. COVİD-19 özelinde bakarsak, insanlar sevdiklerine zarar gelebileceği endişesi taşıyabilir, uyumakta zorluk yaşayabilir, yeme düzeninde değişiklik olabilir, alkol, tütün ve diğer ilaçların kullanımını artırmış olabilir. Hatta kişiler panik atak ya da kaygı bozukluğu da yaşayabilir. 

Gelelim asıl konumuza. Şuanda her yerde, bütün TV ve sosyal medya platformlarında COVİD-19 konuşuluyor. Böyle bir ortamda psikolojik sağlamlığı korumak ve çok fazla kaygı, duygusal endişe geliştirmemek için ne yapacağız?

  • En başta, TV kanalı ve sosyal medya platformlarıyla olan ilişkimizi kısıtlamamız gerekiyor. Özellikle, sosyal medyada yetkisiz insanların çok farklı ve gereksiz bilgiler paylaşması, kaygınızı artırabilir. Lütfen, sadece yetkili kişilerin ve organların açıklamalarını dinleyin.
  • Çok yoğun kaygı yaşadığınız durumlarda, aileniz, arkadaşlarınız ve çevrenizdeki kişilerle bağlantı kurun. Duygularla başa çıkmak için, endişelerinizi bu kişilerle paylaşın.
  • Bedeninize iyi bakın. Sağlıklı, dengeli beslenin. Ev içerisinde egzersizler yapın. Bu aynı zamanda sizin psikolojik olarak rahatlamanızı sağlayacaktır.
  • Rahatlamak için zaman ayırın. Normal yaşantınızda yapmış olduğunuz etkinlikleri yapmaya çalışın.
  • Çok yoğun bir kaygı yaşamanız durumunda psikolojik danışmanların ve psikologların önerdiği 3-3-3 kuralını uygulayın.  Bu kuralda, krizin başladığını hissettiğiniz andan itibaren, etrafınızdaki 3 şeye odaklanın, isimlerini söyleyin. Sesini duyduğunuz 3 şeyin isimlerini söyleyin. Sonrasında vücudunuzda parmaklarınız, bilekleriniz, kollarınız gibi 3 bölümü oynatın.
  • Umut duygusunu koruyun ve bu durumun geçici olduğunu, mutlaka biteceğini kendinize hatırlatın.
  • Her şeye rağmen baş etmekte zorlanıyorsanız, mutlaka bir uzmandan yardım alın.

Aynı şekilde çocuklarımız da ister istemez bu duruma maruz kalıyorlar. Üstelik belki de hayatlarında ilk defa duydukları bir kelimenin anlamını aramaya çalışıyorlar.

  • Çocuklarınıza bu kelimenin anlamını sorun, çocuklarınızın anlattıklarını dinleyin.
  • Çocuk, ebeveyni kaygılı görürse, kendisindeki kaygı artar. Çünkü siz onun en güvenli limanlarısınız. Siz ne yaşıyorsanız, çocuğunuzda ister istemez benzerini yaşayacaktır.
  •  Eğer sizin kaygı düzeyiniz bu konuşma esnasında yüksekse, bu konuşmayı erteleyin ya da daha sakin birisinin konuşmasını sağlayın.
  • Çocuğunuzu dinledikten sonra, bu salgın hakkında konuşun. Sorularını yanıtlayın ve gerçekleri onların anlayabileceği şekilde paylaşın. Bu çocukta oluşabilecek spekülasyonun önüne geçecektir.
  • Çocuğunuzun olayla ilgili yayınlara maruz kalmasını sınırlayın.
  • Onlara iyi bir rol model olun. Egzersiz yapın, sağlıklı beslenin, bolca uyuyun, aile ve arkadaşlarınızla olan bağlantılarınızı sürdürün, kaygınızı yönetin.

Unutmayın, koronavirüs sizin alacağınız tedbirlerden daha güçlü değildir.

Sağlıcakla kalın.

Ve lütfen EVİNİZDE KALIN.

Yazarımızı tanıyalım:

1994 yılında Silifke’de doğdum. İlk ve ortaöğretimi Karaman’ da tamamladım. Lisans öğrenimimi İstanbul BahçeşehirÜniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalında tamamladım. Bahçeşehir Koleji, Uğur Okulları gibi kurumlarda Okul Psikolojik Danışmanı olarak çalıştım. Şuanda Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesinde yüksek lisans öğrenimimi yapmaktayım.